29 Temmuz 2013 Pazartesi

ALMANYA’YA TATİLE GİDİLİR Mİ? ROMANTİK YOL, BAVYERA, ALMANYA (Münih, Oberammergau, Linderhof, Plannsee, Füssen, Neuschwanstein, Ausburg, Donauwörth, Nördlingen, Dinkelsbühl, Feuchtwangen, Rothenburg ob der Tauber, Weikersheim, Würzburg, Frankfurt) 

Sadece ve sadece tatil amaçlı Almanya seyahati çok da sık rastlanılan bir olgu değildir. Oysa ülkemizden çok sık uçuş bulunabilen Almanya; çok sayıda tatil olanağı sunar. En önde gelen seçeneklerden birisi ise; Romantik Yoldur. (Romantic Road, Romantic Route, Romantischen Straße)

ROMANTİK YOL NEDİR? Romantik Yol Almanya’nın güneyindeki Bavyera eyaleti boyunca kuzey-güney istikametinde giden, yemyeşil dağlar, ormanlar, göller, süslü evler, şatolar gibi unsurlarla göze son derece hoş görünen bir dizi tarihi şehir ya da kasaba ile dolu yaklaşık 350 kilometrelik bir rotadır. Bu rotaya adını veren en önemli unsurlardan birisi sanata merakı ile öne çıkan kral Ludwig ve onun eserleridir. Rota üzerinde çok sayıda kartpostal manzarası niteliklerinde doğal güzellikler olduğu gibi, iyi korunmuş tarihi yapılar da görsel bir şölen bir sunmaktadır. Rota boyunca 30 kadar şehir veya kasaba ziyaret edilebilir. Elbette hepsine vakit yetmez, günde 3 kasaba gezseniz bile, bazı duraklarda en az bir gün geçirmek sebebiyle bir haftada yarısını ancak gezebilirsiniz. Yine de gözünüz korkmasın, geziyi vaktiniz elverdiği oranda kısmen yapabilirsiniz ve mesafeler çok uzak olmadığından çok da yorucu değildir. Bu gezi her şeyden önce başlangıç seviyesinde değil ileri seviyede bir seyahattir. Çok sayıda konaklama, bağlantı ve Alman trafiğinde araç kullanmayı gerektirdiğinden yurtdışı tecrübesi sınırlı kişilere göre değildir. Bir rotadan bahsettiğimize göre sürekli bir seyahat hali gerekeceğine ve “mademki romantikmiş balayında gidelim bari” gibi düşüncelerden uzak durmanıza dikkat çekerim. Sürekli seyahat derken de gözünüz korkmasın çünkü genelde yakın mesafelerde ve zevkli yolculuklardan bahsediyoruz.

NASIL GİDİLİR ? Biz Münih gidiş ve Frankfurt dönüş olmak üzere 1 haftalığına gittik ve bu seyahat süresi bize son derece normal geldi. Gezi en az 3-4 günlüğüne ve Rothenburg, Füssen gibi bazı önemli merkezleri esas alarak yapılabileceği gibi arzuya göre 15-20 güne kadar uzatılabilir. Aynı seyahatin tersine Frankfurt gidiş, Münih dönüş yapılması da mümkündür. Türkiye’den Almanya’ya bol miktarda uçuş var, eğer geziyi tek şehir üzerinden yapmak isterseniz; Münih’e varmak ve Romantik yolun kuzey kısmını atlayıp ve hatta isterseniz Salzburg’u veya Innsburck’u da geziye ekleyebilir veya buralara yaptığınız seyahatlerden Romantik yola kaçamaklar yapabilirsiniz. Gerekirse Frankfurt yerine Nuremberg veya Stuttgart şehirlerini de bu amaçla kullanabilirsiniz. “Fazlaca dolaşmadan sadece romantik kasabalara bakayım” derseniz “Rothenburg ob der Tauber” ve civarındaki kasabalara gidebilir, “ben yeşil ormanlar, sarp dağlar severim” derseniz rotanın güneyine takılabilirsiniz. Aslında Romantik Yol için üç olasılık var; çok az sayıda olan Türkiye’den tur düzenleyen firmaları bulmak veya kendi uçuşlarınızı ve otellerinizi Türkiye’den internet yolu ile ayarlayıp araba kiralayarak gezmek ve son olarak uçuşlarınızı kendiniz ayarlayıp iç gezileri oradaki şirket aracılığı ile (http://www.touring-travel.eu/?id=6&tttlng=1&L=2&tttlng=2 ) yapmak. Bu şirket size son derece detaylı olarak bir program veriyor. Örnek olarak; sizi havaalanından şu saatte alırız, şu otele bırakırız, sabah şu saatte alır şuraya götürürüz gibi. Biz seyahatimizi İzmir’den Sun Expres’le yapıp orada araba kiralamak sureti ile yaptık. Araç kira bedeli makul olmakla beraber, kiaralama firması bizi sigorta vb zorluklarla epey yordu. Navigasyon almanız şarttır. Biz Türkiye’den Almanya haritası yükleyerek Navigasyonu yanımızda götürdük. Polis’in önemli ve katı olduğu Almanya şartlarında park ücreti ödemek için son derece gayretli olmanızı, trafik kurallarına fazlası ile uymanızı öneririm.

NE ZAMAN GİDİLİR? Almanya genel olarak serin ve yağmurlu olduğundan seyahat için 15 Haziran – 30 Ağustos arasını öneririm.

NEREDE KALINIR? İnternetten yüzlerce konaklama alternatifi bulabilirsiniz. Hangi şehirde, ne kadar kalınacağını bu yazının ilerleyen bölümlerini okuduğunda belirleyeceksiniz. Benim önerim konaklama için yerel, tarihi, romantik, otellerin bütçenizin elverdiği en kalitelilerinde kamanızdır. Özetle otel zincirlerinden, modern yapılardan uzak durun. Güzelim tarihi yapılarda kalmak varken ruhsuz otellere hiç gerek yok. Hatta konaklamalarınızı bazı küçük kasabalarda pahallı guest house’larda yaparsanız gerçekten romantik, şirin, tarihi mekanlarda kalma imkanı elde edersiniz. Tek yapmanız gereken rezervasyon öncesi otelin resmine internetten bakmak olacaktır.

GEZİ PLANI Elbette ki kendi gezi planınızı kendiniz yapmalısınız. Özellikle araç kiralamak sureti ile geziyorsanız şahsi tercihlerinize göre konaklama ve gezi sürelerini değiştirebilirsiniz ancak aşağıdaki rota ve süreler bizim tecrübelerimize göre oluştuğundan size rehberlik edecektir.

BİRİNCİ GÜN: MÜNİH Havaalanından çıkışta navigasyon cihazına Marienplatz yazarak merkezi hedefleyebilirsiniz. Hedefe yakın bir yere park edin ki; benim gibi aslında yaya bölgesi olan Marienplatz’ın kalbine kadar araçla gitmeye çalışıp trafik polislerine şirinlik yapmak zorunda kalmayın. Trenle giderseniz zaten tren garı ile Marienplatz arası yaya alışveriş bölgesi. Meydandaki tarihi belediye binası Rathaus’un yanından kuzeye doğru gittiğinizde opera binası, Odeonsplatz ve Hofgarten’i görebilirsiniz. Daha da ileride sanat ve kafeler bölgesi Schwabing ile Engl. Garten var. Marienplatz müzeler, kiliseler, pazar tezgâhları, çiçek tarhları, kafeleri alışveriş mekanları ile çevrili, keyifli ve canlı bir gezi alanıdır. Bir çeşit Beyoğlu’dur, yaya bölgesidir. Yakınında çift yeşil kubbeli Gotik Katedral vardır. Odeondplatz St. Kajetan Theatiner Kilisesi’nin bulunduğu meydandır. Yemyeşil ağaçların gölgesindeki huzur verici meydanda ortaçağdan kalma birçok bina bulunur. Kraliyet Sarayı ve Hofgarten (Kraliyet Bahçesi) mutlaka görülmesi gereken yerlerdendir. Böylesi devasa ağaçlarla süslü asırlık ağaçlar görüldüğünde, ülkemizdeki şehiriçi parkların ne kadar yetersiz olduğu akla geliyor. Merkezin biraz güneyindeki Viktualienmarkt adlı içinde el ürünlerinden gastronomi düşkünlerini mutlu edecek dükkânlara kadar çok çeşitli alternatifler bulunan eski yapı, dev bir pazar ile meydanın biraz doğusundaki dünyanın en meşhur birahanelerinden bahçeli dev bir bina olan Hofbrauhaus am Platzl da gezmek için tavsiye ediliyor. (Sparkassenstraße 10, Platzl 9) Öte yandan bizim otomobil merakımız olmadığından özellikle atladığımız BMW müzesi ve binaları hararetle önerilen bir ziyaret noktası olup en az yarım gün ayırmak gerekiyor. (BMW Welt – Am Olympiapark 1) Müze severler için; Münich Residence ve Nymphenburg Sarayı da tavsiye ediliyor. Konaklama için öncelikle Münih’i tercih edebileceğinizi belirtmekle birlikte yine de; Oberammergau’da kalmanın birkaç avantajı var. Öncelikle Oberammergau, Münih’den yola çıkılıp 1 saat sonra ulaşılabilecek güneyde bir kasabadır. Önce otoyoldan güneye gidiyor ve sonra virajlı ve dar yollardan dağlar arasındaki bu kasabaya ulaşıyorsunuz. Burada kalırsanız Münih’de şehir oteli yerine, dev ağaçlar ve dik dağlar arasında şirin bir tarihi otelde kalma imkânı buluyorsunuz. Yok ben doğrudan Füssen’e Romantik yolun başına giderim derseniz o da mümkündür ancak iki buçuk saatlik bir seyahat süresi sonunda mümkündür. Ayrıca direkt giderseniz Linderhof Sarayını atlamış olursunuz.

İKİNCİ GÜN: OBERAMMERGAU, LINDERHOF SARAYI, AVUSTURYA, ALPLER Sabah ilk yapılması gereken en azından birkaç saatliğine bu romantik kasabayı gezmek olmalıdır. Dağlar arasında, duvarlarında resimler bulunan tarihi ve dik çatılı evlerle dolu hoş bir kasabadır, hava güzel ise fotoğraf çekmek ve bir kafede oturmak doyulmaz olacaktır. Oberammergau’dan ayrıldığınızda navigasyona Ettal şehrindeki Linderhof sarayı http://www.schlosslinderhof.de/englisch yazılabilir. (Linderhof Castle Linderhof Palace Linderhof 12, 82488 Ettal, Germany) ‎Kısa bir yolculukla ulaşılabilecek bu saray en az yarım gün ayırmayı hak ediyor. Sarayın giriş ücreti kişi başı 8.50 Eurodur. Arabanızı Alplerden gelen buz gibi suların aktığı nehrin kenarına park ettikten sonra yaklaşık 150 metre yürüyerek ulaştığınız saraydaki manzara inanılmazdır. Ön ve arka bahçelerinde ihtişamlı havuzlar ve peyzaj bulunan sarayın içi rehber eşliğinde gezilebiliyor, çevresinde ise Fas Evi, Neptün bahçesi, Venüs Mağarası gibi eklentiler de var. Bu saray Kral 2. Ludwig’in şahsi ikametgahıdır ve kimse içeri kabul edilmediğinden misafir odası dahi yoktur. İhtişamlı olması için bir tepe üzerine kurulan şatolara ters bir anlayışla çukurca bir bölgeye kurulmuş, böylece de nereden baksan kademeli havuzlar ve yeşil bitki örtüsü manzarası sağlanmıştır. Ludwig 1864 yılında Bavyera Kralı olmuş ve 1886’da ölmüştür ama bildiğiniz krallardan bir hayli farklıdır. Öncelikle anayasal olarak kral seçilmiştir, aslında yönetsel yetkileri ve hatta vergilere erişimi dahi yoktur, bütün bu sarayları kendi serveti ile ve hatta borçlanarak yaptırmıştır. Dahası Fransızca konuşan, çok okuyan, edebiyata, resme, heykele, sanata düşkün, savaşa karşı, özetle romantik bir beydir. Zaten bu özellikleri sebebi ile de yaşadığı dönemde pek çok kişiyi gıcık etmiştir. Düşünsenize savaş aletlerine para harcamayan, parasını ve zamanını sanata ayıran bir ülke yöneticisi bir çok çıkar çevrelerini gıcık edecek bir insan olacaktır. İşte bu fantezi sahibi ilginç kral da belki de bu nedenle gizemli bir şekilde, bir masal kahramanı gibi gölde ölü bulunmuştur. Linderhof’dan sonra ara dağ yollarından Avusturya’ya geçip Plannsee (Lake Plan) gölü kıyılarındaki manzaraları da seyrederek tekrar Almanya ya geçilmesi de önemle tavsiye edilir. Biz büyük bir şans eseri 35 derece sıcaklığa denk geldiğimizden bu gölün kıyısındaki tesislerden Alp dağlarında göle girme imkânı dahi bulduk, ama siz en azından göl kıyısında camping yazan bölgeye girin ve ufak bir yürüyüşü ihmal etmeyin.

ÜÇÜNCÜ GÜN: FÜSSEN, SCHWANGAU, NEUSCHWANSTEIN ŞATOSU, HOHENSCHWANGAU Füssen’de iki gece konaklayabilirsiniz. Birinci gün ancak varacaksınız, ikinci gün şatoları gezeceksiniz, bu arada şehir içini de biraz gezseniz bile iki gecelemeye ihtiyacınız olacak. Esas olarak vaktinizi Schwangau’daki şatolara ayırmayı planlamış olsanız da Füssen’in yürüyerek kolaylıkla gezebileceğiniz eski kenti yarım günlük bir turu hak ediyor. Augsburg piskoposlarının yazlık ikametgahı olan Gotik Hohes Schloss’un (Navigasyon için adres: Hohes Schloss Füssen Magnusplatz 10, 87629 Füssen, Germany) özellikle 15. yüzyıla ait iç avlusunu görmelisiniz. Dört gölle çevrili Schwangau, ’’Kraliyet Şatolarının Kasabası’’ olarak tanınıyor. Neuschwanstein Kalesi (Almanca: Schloss Neuschwanstein (Navigasyon için adres: Neuschwanstein Castle Neuschwansteinstraße, 20, 87645 Schwangau) Füssen yakınlarındaki Hohenschwangau kasabası yakınında bulunan sarp bir tepeye kurulmuş olan, 6 katlı, 19. yüzyıl Neo-romantisizm mimari stiliyle yapılan kaledir. Neuschwanstein Castle, Kral Ludwig in dünyada bir eşi daha olmayan masal şatosudur. Öncelikle şatonun aşağısında ovadaki merkeze gelip buradaki 3 parktan birine otomobilinizi 5 Euro karşılığı bıraktıktan sonra Bilet Ofisine gidip bilet almanız gerekiyor. Bu bilet şatoları rezervasyonlu olarak ve rehber eşliğinde gezebilmek içindir yoksa dışardan görmek de elbette son derece güzeldir. En erken alabileceğiniz bilet 45 dakika sonrasınadır çünkü şatoya ulaşmak da ayrı bir meseledir. "Yeni Kuğu Kayası Sarayı" (Neu schwan stein Castle) ve tepenin aşağısında bulunan Ludwig’in babası Maximilan’nın sarayı için biletler (tek şato için € 8,50) ve randevular aşağıdan alındıktan sonra ana şatoya üç şekilde çıkılabilir; yürüyerek 30-40 dakikada, atlı arabayla (tek gidiş €6) otobüs ile (gidiş-geliş €5.60). İnerken belki yürüyebilirsiniz ama vaktiniz yoksa uğraşmayın derim. Ayrıca şatonun arkasına doğru 300 metre kadar daha yürüyüp Marien Köprüsü’nden Ludwig’in şatosu Neuschwanstein mutlaka seyredilmelidir, manzara inanılmazdır. Zaten girişte verilecek haritada neyin nerede olduğunu kolaylıkla görebileceksiniz, sadece genişçe bir alanda olduğunuzu unutmayınız, her yere yürüyerek ulaşmak kolay olmayabilir. Bölgedeki müzeler aslında 3 adettir. Shloss Hohenschwangau yani Ludwig’in babasının sarayı ve Bayerischen Könige Müzesi de buradadır. Ludwig’in sarayı daha çok sivri kulelerle şatomsu, masalsı bir görünümde iken, babasının sarayı burçlar ve kuleler ile daha çok kaleyi andırır. Bu saraylar bölgesinden birkaç kilometre uzakta dağa çıkan bir teleferik de (Tegelbergbahn) mevcuttur. (€ 26:50) Tahmin edeceğiniz üzere hava güzel olduğu müddetçe muhteşem manzara garantidir. Ayrıca yamaç paraşütü, üçgen kanat vb atlayanlar çok olduğundan, bilet alırken size sorulacak olan “tek çıkış mı?” Sorusunu garip karşılamayın. Son olarak; aşağıdaki kızakları deneyin, çok eğlencelidir ve tepeden döne döne kızakla kaymak 2,60 Eurodur. (www.tegelbergbahn.de ).

DÖRDÜNCÜ GÜN: AUSBURG, DONAUWORTH Füssen’den Ausburg 109 kilometredir. Yol üzerinde; Halblech, Wildsteig, Steingaden, Hohenfurch, Landsberg am Lech, Kaufering, Friedberg gibi kasabalar varsa da biz pek bir şey bulamadık, daha çok kralların avlanma sahaları, yeşil alanlar ve çiftlik evleri ile dolu yani vakti olanların kış tatili veya kafa dinlemek için tercih edeceği yerlerdir. Friedberg yolunda tesadüfen 4-5 katlı dev bir Segmüller mağazası bulduk ki bu mağaza her türlü dekorasyon materyalinin bulunduğu bir yer olarak bizim için değişiklik oldu. Augsburg Romantik Yol üzerindeki en önemsiz yerlerden birisidir, vaktiniz sınırlı ise atlayabilirsiniz. Yine de bu şehirde ilk gezilmesi gereken yer Fuggerei (Navigasyon için adres: Fuggerei Stube Jakoberstraße 26, 86152 Augsburg) dünyadaki ilk sosyal konutlardandır. Bahçeli, küçük ve şirin evlerin yer aldığı bu mahalle bir iç surla çevrili, Motzart’ın aile evi vb görülebilir. 4 € luk bir biletle geziliyor. Şehiriçinde; Perlach kulesi, Rathaus (Belediye) Agustus çeşmesi gibi yapılar görülebilir. Ausburg’da çeşmeleri ile ünlü Maximillian caddesindeki yanyana rengarenk evler ve Meryemana katedrali (Navigasyon için adres: Perlachturm Rathausplatz, 86159) gezilebilir. Ausburg’da konaklanabilir ancak mümkünse daha ilerlemekte de fayda vardır. Donauwörth: Dizi dizi renkli evleri ile gezilmesi tavsiye edilen kasabalardan biridir, vakit durumunuza göre kasabanın çevresinde gezin ve ana caddesini ve nehir üzerindeki adacıkta kurulu Balıkçı meydanını (Fischer platz) muhakkak dolaşın.

BEŞİNCİ GÜN: NORDLINGEN, DINKELSBÜHL, FEUTCHWANGEN Harburg: Tepede bir ortaçağ şatosu olan bir kasabadır, şatoda ortaçağdan kalma ahırlar, kuyular vb var. Önemli merkezlerden birisi değil vaktiniz yoksa bu kasabayı atlayabilirsiniz. Nördlingen: Bu kasaba 14 milyon yıl önce dünyaya çarpan bir meteorun açtığı 25 km çapında bir kraterin içine yapılmıştır. Evlerin, binaların yapıldığı taşlar bu meteordan alınan taşlardır. İyi korunmuş dairesel bir sur ile çevrilidir, kapılar ve kuleler, ortaçağdan kalmadır ve bu kasaba da güzel evlerle doludur. Surların dışında kapılara yakın ücretsiz park yerleri vardır. Nereleri yürüyerek gezmeniz gerektiğine dair haritaları müzelerin, otellerin vb girişlerinden edinin ve bir kısmı da surların üzerinden yürüyerek olmak üzere en az 3 saat şehri bol bol gezin. Şehrin merkezinde St. Georg’s Kilisesi olduğundan kaybolmazsınız. Gotik kilise St. George’un ’’Daniel’’ olarak anılan ve kasabanın sembolü olarak kabul edilen 90 metre yüksekliğindeki ünlü çan kulesine çıkabilir, çok sayıda kulelerle kaplı 2.5 kilometrelik surların üzerindeki yürüyüş yolundan ilerleyerek kasabayı yukarıdan dolaşabilirsiniz. En azından bir yarım daire tur atmakta fayda var. Tarihi kısmı gezmek için ’’Historischer Rundgang’’ tabelasını izleyebilirsiniz. Dinkelsbühl: Bu kasabaya da mutlaka vakit ayrılmalıdır. Yine güzel evlerle dolu bir kasabadır. Şehir surları, pazar yeri, değirmen, üçüncü boyut müzesi görülebilir. 16 kuleli, 4 kapılı şehir surları, dik çatılı rengarenk evleri, 15. yüzyıla tarihlenen gotik Münster St.Georg Kilisesi ve taş döşeli sokakları gezilebilir. Şirin ve iyi korunmuş bir ortaçağ kasabasıdır. Feuchtwangen: Sokaklarında gezmenin son derece zevkli olduğu bir diğer kasabadır. Eski belediye, meydandaki çeşme, barok mimari görmeğe değerdir. 8. yüzyıla ait bir Gotik Benedikt manastırı etrafında kurulan kasabanın merkezi Marktplatzdır). Asilzadelere ait iyi korunmuş evler oldukça estetiktir. Yine sokaklarında dolaşıp fotoğraflar çekmekten zevk alacağınız, surlarla ve kulelerle çevrili tarihi bir kasabadasınız. Yürüyerek gezmeniz gereken yerlerin işaretlendiği haritaları çevre otel ve turizm bürolarından edinebilirsiniz.

ALTINCI GÜN: ROTHENBURG OB DER TAUBER Rothenburg ob der Tauber: Mümkünse bir tam gün ayırabileceğiniz, romantik yolun en bilinen, en çok fotoğraflanan, en sevilen kasabasıdır. Kenti çeviren surlarda 42 tane kule vardır ve bu surların içerisi dolu dolu olan bir kasabadır. Tercihen surların dışındaki otoparklardan birine park edip, şehrin eski kısmına geçitlerden birisinden yararlanarak girilir. Otelinizi eski şehir içinden seçmek size kolaylık sağlayacaktır. Surlardan içeriye araçla girmek ve park etmek mümkün ise de çok son derece dar olması ve park yerlerinin birkaç adet olması sebebiyle tavsiye edilmez. Market Place merkezli L şeklinde iki ana caddeden bahsedilebilir ise de aslında neredeyse surların içindeki her yer güzeldir, renkli evler ve süper manzaralar ile doludur. O sebeple de sürekli olarak fotoğraf çekmekten kendinizi alamazsınız. Kobolzeller-kapısı, Siebers-kapısı, Dominican Monestry, Imperial City Museum, The St. Jakobs-Church Kuleleri, Klingentor su kulesi görülebilir. Ayrıca the Gallow-Gate kasaba halkının idamları seğrederek eğlendiği kuledir ve Criminal Museum suçlu cezalandırma metodları müzesi olarak ziyaret edilebilir. The Castle Garden manzaralı çok güzel bir botanik bahçedir, muhakkak gezilmelidir. Özellikle akşamüstü gün batımında harika manzaralar vaad etmektedir.

YEDİNCİ GÜN: WEIGKERSHEIM, WURZBURG Creglingen: Duvarları koyu renkte çapraz kalaslarla bölünmüş evlerin, kulelerin olduğu tarihi bir kasabadır. Weikersheim: Bağları ve sarayı ile meşhur, Romantik yol un önemli kasabalarından biridir. Markt platz görülmelidir. Hohenlohe Sarayı; Hohenlohen sülalesine ait, Şövalyeler Salonu’yla (Ritersaal) ünlü ve Rönesans üslubunda Versailles tipi Barok bahçelerle çevrili bir saraydır. Bad Mergentheim: Adından da anlaşılacağı üzere termal suyuyla, yeşil alanları ile, Kurgarten’ın müzikli okuma bahçesiyle meşhurdur. Würzburg: Nehir kenarı büyükçe bir kenttir. Ortasındaki tarihi Alte Mainmühle köprüsünden Market Square yönünde yani her şehirde rastlanabilecek merkezdeki yaya bölgelerinde gezinti yapmak ve tüm kenti tepeden seyreden Marienberg Kalesi Würzburg’u gezmek ve bu tepeden şehri fotoğraflamak ilginç olabilir. Frankfurt: 7 günlük seyahat süreniz kolaylıkla Frankfurt’u da gezmeye yetmeyebilir, bu büyük şehiri de gezmek ve alışveriş vb eklemek için ya seyahat süresi uzatılmalı veya güzergah içerisinden bazı önemsiz kasabaları çıkartmalısınız. Frankfurt’da yine şehrin merkezindeki tarihi evlerin olduğu meydan ve nehir kenarı vb basit bir şehir turu için en az birkaç saat ayrılabilir. Nehir üzerindeki yaya köprüsünden; şehrin finansal merkezindeki gökdelenler ve nehir kenarı fotoğraflandıktan sonra, içeriye önce ana meydan daha sonra ilerisindeki yaya alışveriş bölgeleri yönünde gezilebilir. Bunun dışında tipik bir büyük şehir olarak dev alışveriş yerleri, sergi ve festivaller, müzeler gibi olanaklar vakit durumuna göre değerlendirebilirsiniz. Finansal merkez ile borsası da ilgi alanınıza giriyorsa ziyaret edilebilir.

25 Temmuz 2013 Perşembe

BERK DİCLE --- SEYAHAT REHBERLERİ

ALMANYA’YA TATİLE GİDİLİR Mİ? ROMANTİK YOL, BAVYERA, ALMANYA (Münih, Oberammergau, Linderhof, Plannsee, Füssen, Neuschwanstein, Ausburg, Donauwörth, Nördlingen, Dinkelsbühl, Feuchtwangen, Rothenburg ob der Tauber, Weikersheim, Würzburg, Frankfurt) Sadece ve sadece tatil amaçlı Almanya seyahati çok da sık rastlanılan bir olgu değildir. Oysa ülkemizden çok sık uçuş bulunabilen Almanya; çok sayıda tatil olanağı sunar. En önde gelen seçeneklerden birisi ise; Romantik Yoldur. (Romantic Road, Romantic Route, Romantischen Straße)
M9BfP2esVZ4/UfEFFm9qsmI/AAAAAAAAAHw/4nzYYDH7QzM/s1600/Romantic+Road_1.jpg" />
ROMANTİK YOL NEDİR? Romantik Yol Almanya’nın güneyindeki Bavyera eyaleti boyunca kuzey-güney istikametinde giden, yemyeşil dağlar, ormanlar, göller, süslü evler, şatolar gibi unsurlarla göze son derece hoş görünen bir dizi tarihi şehir ya da kasaba ile dolu yaklaşık 350 kilometrelik bir rotadır. Bu rotaya adını veren en önemli unsurlardan birisi sanata merakı ile öne çıkan kral Ludwig ve onun eserleridir. Rota üzerinde çok sayıda kartpostal manzarası niteliklerinde doğal güzellikler olduğu gibi, iyi korunmuş tarihi yapılar da görsel bir şölen bir sunmaktadır. Rota boyunca 30 kadar şehir veya kasaba ziyaret edilebilir. Elbette hepsine vakit yetmez, günde 3 kasaba gezseniz bile, bazı duraklarda en az bir gün geçirmek sebebiyle bir haftada yarısını ancak gezebilirsiniz. Yine de gözünüz korkmasın, geziyi vaktiniz elverdiği oranda kısmen yapabilirsiniz ve mesafeler çok uzak olmadığından çok da yorucu değildir.
Bu gezi her şeyden önce başlangıç seviyesinde değil ileri seviyede bir seyahattir. Çok sayıda konaklama, bağlantı ve Alman trafiğinde araç kullanmayı gerektirdiğinden yurtdışı tecrübesi sınırlı kişilere göre değildir. Bir rotadan bahsettiğimize göre sürekli bir seyahat hali gerekeceğine ve “mademki romantikmiş balayında gidelim bari” gibi düşüncelerden uzak durmanıza dikkat çekerim. Sürekli seyahat derken de gözünüz korkmasın çünkü genelde yakın mesafelerde ve zevkli yolculuklardan bahsediyoruz.
NASIL GİDİLİR ? Biz Münih gidiş ve Frankfurt dönüş olmak üzere 1 haftalığına gittik ve bu seyahat süresi bize son derece normal geldi. Gezi en az 3-4 günlüğüne ve Rothenburg, Füssen gibi bazı önemli merkezleri esas alarak yapılabileceği gibi arzuya göre 15-20 güne kadar uzatılabilir. Aynı seyahatin tersine Frankfurt gidiş, Münih dönüş yapılması da mümkündür. Türkiye’den Almanya’ya bol miktarda uçuş var, eğer geziyi tek şehir üzerinden yapmak isterseniz; Münih’e varmak ve Romantik yolun kuzey kısmını atlayıp ve hatta isterseniz Salzburg’u veya Innsburck’u da geziye ekleyebilir veya buralara yaptığınız seyahatlerden Romantik yola kaçamaklar yapabilirsiniz. Gerekirse Frankfurt yerine Nuremberg veya Stuttgart şehirlerini de bu amaçla kullanabilirsiniz. “Fazlaca dolaşmadan sadece romantik kasabalara bakayım” derseniz “Rothenburg ob der Tauber” ve civarındaki kasabalara gidebilir, “ben yeşil ormanlar, sarp dağlar severim” derseniz rotanın güneyine takılabilirsiniz.
Aslında Romantik Yol için üç olasılık var; çok az sayıda olan Türkiye’den tur düzenleyen firmaları bulmak veya kendi uçuşlarınızı ve otellerinizi Türkiye’den internet yolu ile ayarlayıp araba kiralayarak gezmek ve son olarak uçuşlarınızı kendiniz ayarlayıp iç gezileri oradaki şirket aracılığı ile (http://www.touring-travel.eu/?id=6&tttlng=1&L=2&tttlng=2 ) yapmak. Bu şirket size son derece detaylı olarak bir program veriyor. Örnek olarak; sizi havaalanından şu saatte alırız, şu otele bırakırız, sabah şu saatte alır şuraya götürürüz gibi. Biz seyahatimizi İzmir’den Sun Expres’le yapıp orada araba kiralamak sureti ile yaptık. Araç kira bedeli makul olmakla beraber, kiaralama firması bizi sigorta vb zorluklarla epey yordu. Navigasyon almanız şarttır. Biz Türkiye’den Almanya haritası yükleyerek Navigasyonu yanımızda götürdük. Polis’in önemli ve katı olduğu Almanya şartlarında park ücreti ödemek için son derece gayretli olmanızı, trafik kurallarına fazlası ile uymanızı öneririm.
NE ZAMAN GİDİLİR? Almanya genel olarak serin ve yağmurlu olduğundan seyahat için 15 Haziran – 30 Ağustos arasını öneririm. NEREDE KALINIR? İnternetten yüzlerce konaklama alternatifi bulabilirsiniz. Hangi şehirde, ne kadar kalınacağını bu yazının ilerleyen bölümlerini okuduğunda belirleyeceksiniz. Benim önerim konaklama için yerel, tarihi, romantik, otellerin bütçenizin elverdiği en kalitelilerinde kamanızdır. Özetle otel zincirlerinden, modern yapılardan uzak durun. Güzelim tarihi yapılarda kalmak varken ruhsuz otellere hiç gerek yok. Hatta konaklamalarınızı bazı küçük kasabalarda pahallı guest house’larda yaparsanız gerçekten romantik, şirin, tarihi mekanlarda kalma imkanı elde edersiniz. Tek yapmanız gereken rezervasyon öncesi otelin resmine internetten bakmak olacaktır. GEZİ PLANI Elbette ki kendi gezi planınızı kendiniz yapmalısınız. Özellikle araç kiralamak sureti ile geziyorsanız şahsi tercihlerinize göre konaklama ve gezi sürelerini değiştirebilirsiniz ancak aşağıdaki rota ve süreler bizim tecrübelerimize göre oluştuğundan size rehberlik edecektir. BİRİNCİ GÜN: MÜNİH Havaalanından çıkışta navigasyon cihazına Marienplatz yazarak merkezi hedefleyebilirsiniz. Hedefe yakın bir yere park edin ki; benim gibi aslında yaya bölgesi olan Marienplatz’ın kalbine kadar araçla gitmeye çalışıp trafik polislerine şirinlik yapmak zorunda kalmayın. Trenle giderseniz zaten tren garı ile Marienplatz arası yaya alışveriş bölgesi. Meydandaki tarihi belediye binası Rathaus’un yanından kuzeye doğru gittiğinizde opera binası, Odeonsplatz ve Hofgarten’i görebilirsiniz. Daha da ileride sanat ve kafeler bölgesi Schwabing ile Engl. Garten var. Marienplatz müzeler, kiliseler, pazar tezgâhları, çiçek tarhları, kafeleri alışveriş mekanları ile çevrili, keyifli ve canlı bir gezi alanıdır. Bir çeşit Beyoğlu’dur, yaya bölgesidir. Yakınında çift yeşil kubbeli Gotik Katedral vardır. Odeondplatz St. Kajetan Theatiner Kilisesi’nin bulunduğu meydandır. Yemyeşil ağaçların gölgesindeki huzur verici meydanda ortaçağdan kalma birçok bina bulunur. Kraliyet Sarayı ve Hofgarten (Kraliyet Bahçesi) mutlaka görülmesi gereken yerlerdendir. Böylesi devasa ağaçlarla süslü asırlık ağaçlar görüldüğünde, ülkemizdeki şehiriçi parkların ne kadar yetersiz olduğu akla geliyor. Merkezin biraz güneyindeki Viktualienmarkt adlı içinde el ürünlerinden gastronomi düşkünlerini mutlu edecek dükkânlara kadar çok çeşitli alternatifler bulunan eski yapı, dev bir pazar ile meydanın biraz doğusundaki dünyanın en meşhur birahanelerinden bahçeli dev bir bina olan Hofbrauhaus am Platzl da gezmek için tavsiye ediliyor. (Sparkassenstraße 10, Platzl 9) Öte yandan bizim otomobil merakımız olmadığından özellikle atladığımız BMW müzesi ve binaları hararetle önerilen bir ziyaret noktası olup en az yarım gün ayırmak gerekiyor. (BMW Welt – Am Olympiapark 1) Müze severler için; Münich Residence ve Nymphenburg Sarayı da tavsiye ediliyor. Konaklama için öncelikle Münih’i tercih edebileceğinizi belirtmekle birlikte yine de; Oberammergau’da kalmanın birkaç avantajı var. Öncelikle Oberammergau, Münih’den yola çıkılıp 1 saat sonra ulaşılabilecek güneyde bir kasabadır. Önce otoyoldan güneye gidiyor ve sonra virajlı ve dar yollardan dağlar arasındaki bu kasabaya ulaşıyorsunuz. Burada kalırsanız Münih’de şehir oteli yerine, dev ağaçlar ve dik dağlar arasında şirin bir tarihi otelde kalma imkânı buluyorsunuz. Yok ben doğrudan Füssen’e Romantik yolun başına giderim derseniz o da mümkündür ancak iki buçuk saatlik bir seyahat süresi sonunda mümkündür. Ayrıca direkt giderseniz Linderhof Sarayını atlamış olursunuz. İKİNCİ GÜN: OBERAMMERGAU, LINDERHOF SARAYI, AVUSTURYA, ALPLER
Sabah ilk yapılması gereken en azından birkaç saatliğine bu romantik kasabayı gezmek olmalıdır. Dağlar arasında, duvarlarında resimler bulunan tarihi ve dik çatılı evlerle dolu hoş bir kasabadır, hava güzel ise fotoğraf çekmek ve bir kafede oturmak doyulmaz olacaktır.
Oberammergau’dan ayrıldığınızda navigasyona Ettal şehrindeki Linderhof sarayı http://www.schlosslinderhof.de/englisch yazılabilir. (Linderhof Castle Linderhof Palace Linderhof 12, 82488 Ettal, Germany) ‎Kısa bir yolculukla ulaşılabilecek bu saray en az yarım gün ayırmayı hak ediyor. Sarayın giriş ücreti kişi başı 8.50 Eurodur. Arabanızı Alplerden gelen buz gibi suların aktığı nehrin kenarına park ettikten sonra yaklaşık 150 metre yürüyerek ulaştığınız saraydaki manzara inanılmazdır. Ön ve arka bahçelerinde ihtişamlı havuzlar ve peyzaj bulunan sarayın içi rehber eşliğinde gezilebiliyor, çevresinde ise Fas Evi, Neptün bahçesi, Venüs Mağarası gibi eklentiler de var. Bu saray Kral 2. Ludwig’in şahsi ikametgahıdır ve kimse içeri kabul edilmediğinden misafir odası dahi yoktur. İhtişamlı olması için bir tepe üzerine kurulan şatolara ters bir anlayışla çukurca bir bölgeye kurulmuş, böylece de nereden baksan kademeli havuzlar ve yeşil bitki örtüsü manzarası sağlanmıştır. Ludwig 1864 yılında Bavyera Kralı olmuş ve 1886’da ölmüştür ama bildiğiniz krallardan bir hayli farklıdır. Öncelikle anayasal olarak kral seçilmiştir, aslında yönetsel yetkileri ve hatta vergilere erişimi dahi yoktur, bütün bu sarayları kendi serveti ile ve hatta borçlanarak yaptırmıştır. Dahası Fransızca konuşan, çok okuyan, edebiyata, resme, heykele, sanata düşkün, savaşa karşı, özetle romantik bir beydir. Zaten bu özellikleri sebebi ile de yaşadığı dönemde pek çok kişiyi gıcık etmiştir. Düşünsenize savaş aletlerine para harcamayan, parasını ve zamanını sanata ayıran bir ülke yöneticisi bir çok çıkar çevrelerini gıcık edecek bir insan olacaktır. İşte bu fantezi sahibi ilginç kral da belki de bu nedenle gizemli bir şekilde, bir masal kahramanı gibi gölde ölü bulunmuştur.
Linderhof’dan sonra ara dağ yollarından Avusturya’ya geçip Plannsee (Lake Plan) gölü kıyılarındaki manzaraları da seyrederek tekrar Almanya ya geçilmesi de önemle tavsiye edilir. Biz büyük bir şans eseri 35 derece sıcaklığa denk geldiğimizden bu gölün kıyısındaki tesislerden Alp dağlarında göle girme imkânı dahi bulduk, ama siz en azından göl kıyısında camping yazan bölgeye girin ve ufak bir yürüyüşü ihmal etmeyin.
ÜÇÜNCÜ GÜN: FÜSSEN, SCHWANGAU, NEUSCHWANSTEIN ŞATOSU, HOHENSCHWANGAU Füssen’de iki gece konaklayabilirsiniz. Birinci gün ancak varacaksınız, ikinci gün şatoları gezeceksiniz, bu arada şehir içini de biraz gezseniz bile iki gecelemeye ihtiyacınız olacak. Esas olarak vaktinizi Schwangau’daki şatolara ayırmayı planlamış olsanız da Füssen’in yürüyerek kolaylıkla gezebileceğiniz eski kenti yarım günlük bir turu hak ediyor. Augsburg piskoposlarının yazlık ikametgahı olan Gotik Hohes Schloss’un (Navigasyon için adres: Hohes Schloss Füssen Magnusplatz 10, 87629 Füssen, Germany) özellikle 15. yüzyıla ait iç avlusunu görmelisiniz. Dört gölle çevrili Schwangau, ’’Kraliyet Şatolarının Kasabası’’ olarak tanınıyor. Neuschwanstein Kalesi (Almanca: Schloss Neuschwanstein (Navigasyon için adres: Neuschwanstein Castle Neuschwansteinstraße, 20, 87645 Schwangau) Füssen yakınlarındaki Hohenschwangau kasabası yakınında bulunan sarp bir tepeye kurulmuş olan, 6 katlı, 19. yüzyıl Neo-romantisizm mimari stiliyle yapılan kaledir. Neuschwanstein Castle, Kral Ludwig in dünyada bir eşi daha olmayan masal şatosudur.
Öncelikle şatonun aşağısında ovadaki merkeze gelip buradaki 3 parktan birine otomobilinizi 5 Euro karşılığı bıraktıktan sonra Bilet Ofisine gidip bilet almanız gerekiyor. Bu bilet şatoları rezervasyonlu olarak ve rehber eşliğinde gezebilmek içindir yoksa dışardan görmek de elbette son derece güzeldir. En erken alabileceğiniz bilet 45 dakika sonrasınadır çünkü şatoya ulaşmak da ayrı bir meseledir. "Yeni Kuğu Kayası Sarayı" (Neu schwan stein Castle) ve tepenin aşağısında bulunan Ludwig’in babası Maximilan’nın sarayı için biletler (tek şato için € 8,50) ve randevular aşağıdan alındıktan sonra ana şatoya üç şekilde çıkılabilir; yürüyerek 30-40 dakikada, atlı arabayla (tek gidiş €6) otobüs ile (gidiş-geliş €5.60). İnerken belki yürüyebilirsiniz ama vaktiniz yoksa uğraşmayın derim. Ayrıca şatonun arkasına doğru 300 metre kadar daha yürüyüp Marien Köprüsü’nden Ludwig’in şatosu Neuschwanstein mutlaka seyredilmelidir, manzara inanılmazdır. Zaten girişte verilecek haritada neyin nerede olduğunu kolaylıkla görebileceksiniz, sadece genişçe bir alanda olduğunuzu unutmayınız, her yere yürüyerek ulaşmak kolay olmayabilir. Bölgedeki müzeler aslında 3 adettir. Shloss Hohenschwangau yani Ludwig’in babasının sarayı ve Bayerischen Könige Müzesi de buradadır. Ludwig’in sarayı daha çok sivri kulelerle şatomsu, masalsı bir görünümde iken, babasının sarayı burçlar ve kuleler ile daha çok kaleyi andırır. Bu saraylar bölgesinden birkaç kilometre uzakta dağa çıkan bir teleferik de (Tegelbergbahn) mevcuttur. (€ 26:50) Tahmin edeceğiniz üzere hava güzel olduğu müddetçe muhteşem manzara garantidir. Ayrıca yamaç paraşütü, üçgen kanat vb atlayanlar çok olduğundan, bilet alırken size sorulacak olan “tek çıkış mı?” Sorusunu garip karşılamayın. Son olarak; aşağıdaki kızakları deneyin, çok eğlencelidir ve tepeden döne döne kızakla kaymak 2,60 Eurodur. (www.tegelbergbahn.de ).
DÖRDÜNCÜ GÜN: AUSBURG, DONAUWORTH Füssen’den Ausburg 109 kilometredir. Yol üzerinde; Halblech, Wildsteig, Steingaden, Hohenfurch, Landsberg am Lech, Kaufering, Friedberg gibi kasabalar varsa da biz pek bir şey bulamadık, daha çok kralların avlanma sahaları, yeşil alanlar ve çiftlik evleri ile dolu yani vakti olanların kış tatili veya kafa dinlemek için tercih edeceği yerlerdir. Friedberg yolunda tesadüfen 4-5 katlı dev bir Segmüller mağazası bulduk ki bu mağaza her türlü dekorasyon materyalinin bulunduğu bir yer olarak bizim için değişiklik oldu.
Augsburg Romantik Yol üzerindeki en önemsiz yerlerden birisidir, vaktiniz sınırlı ise atlayabilirsiniz. Yine de bu şehirde ilk gezilmesi gereken yer Fuggerei (Navigasyon için adres: Fuggerei Stube Jakoberstraße 26, 86152 Augsburg) dünyadaki ilk sosyal konutlardandır. Bahçeli, küçük ve şirin evlerin yer aldığı bu mahalle bir iç surla çevrili, Motzart’ın aile evi vb görülebilir. 4 € luk bir biletle geziliyor. Şehiriçinde; Perlach kulesi, Rathaus (Belediye) Agustus çeşmesi gibi yapılar görülebilir. Ausburg’da çeşmeleri ile ünlü Maximillian caddesindeki yanyana rengarenk evler ve Meryemana katedrali (Navigasyon için adres: Perlachturm Rathausplatz, 86159) gezilebilir. Ausburg’da konaklanabilir ancak mümkünse daha ilerlemekte de fayda vardır.
Donauwörth: Dizi dizi renkli evleri ile gezilmesi tavsiye edilen kasabalardan biridir, vakit durumunuza göre kasabanın çevresinde gezin ve ana caddesini ve nehir üzerindeki adacıkta kurulu Balıkçı meydanını (Fischer platz) muhakkak dolaşın.
BEŞİNCİ GÜN: NORDLINGEN, DINKELSBÜHL, FEUTCHWANGEN Harburg: Tepede bir ortaçağ şatosu olan bir kasabadır, şatoda ortaçağdan kalma ahırlar, kuyular vb var. Önemli merkezlerden birisi değil vaktiniz yoksa bu kasabayı atlayabilirsiniz.
Nördlingen: Bu kasaba 14 milyon yıl önce dünyaya çarpan bir meteorun açtığı 25 km çapında bir kraterin içine yapılmıştır. Evlerin, binaların yapıldığı taşlar bu meteordan alınan taşlardır. İyi korunmuş dairesel bir sur ile çevrilidir, kapılar ve kuleler, ortaçağdan kalmadır ve bu kasaba da güzel evlerle doludur. Surların dışında kapılara yakın ücretsiz park yerleri vardır. Nereleri yürüyerek gezmeniz gerektiğine dair haritaları müzelerin, otellerin vb girişlerinden edinin ve bir kısmı da surların üzerinden yürüyerek olmak üzere en az 3 saat şehri bol bol gezin. Şehrin merkezinde St. Georg’s Kilisesi olduğundan kaybolmazsınız. Gotik kilise St. George’un ’’Daniel’’ olarak anılan ve kasabanın sembolü olarak kabul edilen 90 metre yüksekliğindeki ünlü çan kulesine çıkabilir, çok sayıda kulelerle kaplı 2.5 kilometrelik surların üzerindeki yürüyüş yolundan ilerleyerek kasabayı yukarıdan dolaşabilirsiniz. En azından bir yarım daire tur atmakta fayda var. Tarihi kısmı gezmek için ’’Historischer Rundgang’’ tabelasını izleyebilirsiniz.
Dinkelsbühl: Bu kasabaya da mutlaka vakit ayrılmalıdır. Yine güzel evlerle dolu bir kasabadır. Şehir surları, pazar yeri, değirmen, üçüncü boyut müzesi görülebilir. 16 kuleli, 4 kapılı şehir surları, dik çatılı rengarenk evleri, 15. yüzyıla tarihlenen gotik Münster St.Georg Kilisesi ve taş döşeli sokakları gezilebilir. Şirin ve iyi korunmuş bir ortaçağ kasabasıdır. Feuchtwangen: Sokaklarında gezmenin son derece zevkli olduğu bir diğer kasabadır. Eski belediye, meydandaki çeşme, barok mimari görmeğe değerdir. 8. yüzyıla ait bir Gotik Benedikt manastırı etrafında kurulan kasabanın merkezi Marktplatzdır). Asilzadelere ait iyi korunmuş evler oldukça estetiktir. Yine sokaklarında dolaşıp fotoğraflar çekmekten zevk alacağınız, surlarla ve kulelerle çevrili tarihi bir kasabadasınız. Yürüyerek gezmeniz gereken yerlerin işaretlendiği haritaları çevre otel ve turizm bürolarından edinebilirsiniz.
ALTINCI GÜN: ROTHENBURG OB DER TAUBER Rothenburg ob der Tauber: Mümkünse bir tam gün ayırabileceğiniz, romantik yolun en bilinen, en çok fotoğraflanan, en sevilen kasabasıdır. Kenti çeviren surlarda 42 tane kule vardır ve bu surların içerisi dolu dolu olan bir kasabadır. Tercihen surların dışındaki otoparklardan birine park edip, şehrin eski kısmına geçitlerden birisinden yararlanarak girilir. Otelinizi eski şehir içinden seçmek size kolaylık sağlayacaktır. Surlardan içeriye araçla girmek ve park etmek mümkün ise de çok son derece dar olması ve park yerlerinin birkaç adet olması sebebiyle tavsiye edilmez.
Market Place merkezli L şeklinde iki ana caddeden bahsedilebilir ise de aslında neredeyse surların içindeki her yer güzeldir, renkli evler ve süper manzaralar ile doludur. O sebeple de sürekli olarak fotoğraf çekmekten kendinizi alamazsınız. Kobolzeller-kapısı, Siebers-kapısı, Dominican Monestry, Imperial City Museum, The St. Jakobs-Church Kuleleri, Klingentor su kulesi görülebilir. Ayrıca the Gallow-Gate kasaba halkının idamları seğrederek eğlendiği kuledir ve Criminal Museum suçlu cezalandırma metodları müzesi olarak ziyaret edilebilir. The Castle Garden manzaralı çok güzel bir botanik bahçedir, muhakkak gezilmelidir. Özellikle akşamüstü gün batımında harika manzaralar vaad etmektedir.
YEDİNCİ GÜN: WEIGKERSHEIM, WURZBURG Creglingen: Duvarları koyu renkte çapraz kalaslarla bölünmüş evlerin, kulelerin olduğu tarihi bir kasabadır. Weikersheim: Bağları ve sarayı ile meşhur, Romantik yol un önemli kasabalarından biridir. Markt platz görülmelidir. Hohenlohe Sarayı; Hohenlohen sülalesine ait, Şövalyeler Salonu’yla (Ritersaal) ünlü ve Rönesans üslubunda Versailles tipi Barok bahçelerle çevrili bir saraydır. Bad Mergentheim: Adından da anlaşılacağı üzere termal suyuyla, yeşil alanları ile, Kurgarten’ın müzikli okuma bahçesiyle meşhurdur. Würzburg: Nehir kenarı büyükçe bir kenttir. Ortasındaki tarihi Alte Mainmühle köprüsünden Market Square yönünde yani her şehirde rastlanabilecek merkezdeki yaya bölgelerinde gezinti yapmak ve tüm kenti tepeden seyreden Marienberg Kalesi Würzburg’u gezmek ve bu tepeden şehri fotoğraflamak ilginç olabilir.
Frankfurt: 7 günlük seyahat süreniz kolaylıkla Frankfurt’u da gezmeye yetmeyebilir, bu büyük şehiri de gezmek ve alışveriş vb eklemek için ya seyahat süresi uzatılmalı veya güzergah içerisinden bazı önemsiz kasabaları çıkartmalısınız. Frankfurt’da yine şehrin merkezindeki tarihi evlerin olduğu meydan ve nehir kenarı vb basit bir şehir turu için en az birkaç saat ayrılabilir. Nehir üzerindeki yaya köprüsünden; şehrin finansal merkezindeki gökdelenler ve nehir kenarı fotoğraflandıktan sonra, içeriye önce ana meydan daha sonra ilerisindeki yaya alışveriş bölgeleri yönünde gezilebilir. Bunun dışında tipik bir büyük şehir olarak dev alışveriş yerleri, sergi ve festivaller, müzeler gibi olanaklar vakit durumuna göre değerlendirebilirsiniz. Finansal merkez ile borsası da ilgi alanınıza giriyorsa ziyaret edilebilir.