PORTEKİZ, LİZBON, PORTO GEZİ REHBERİ


PORTEKİZ, LİZBON, PORTO GEZİ REHBERİ

Yazan: Berk Dicle

GENEL BİLGİ: Portekiz Avrupa’nın tam anlamı ile öbür ucunda. Başlıca turistik şehirleri olan Lizbon (Lisboa) ve Porto’nun her ikisi de nehirlerin okyanusa açıldığı noktalarda konumlandığından hem nehir hem okyanus manzarası görülebilir. Boğaz köprüsü ve karşı kıyı ambiansı ile bu şehirlerin tepeli-çukurlu, inişli-çıkışlı yapısı biz Türkler için son derece aşinadır. Tarihi yapılar oldukça iyi korunmuştur. Tarihi evler azulejos denilen el yapımı desenli fayanslarla kaplıdır. Bu evlerin çoğunda çamaşırlar dışarı asıldığından insanda sıcak bir “mahalle” hissi uyandırır. Hemen her restoranda deniz ürünleri olması, kurutulmuş balık satan dükkanlar ülkede denizin kültüre etkisini bariz şekilde göstermektedir.
Bu ülke diğer Avrupa ülkelerine kıyasla çok da zengin değildir, sanayi, ticaret vb orta hallidir. Bu sebeple de fiyatlar genel düzeyi olarak Avrupa geneline göre daha makuldür. Örnek olarak; Avrupa’daki benzerlerine kıyasla otel ve yiyecek fiyatlarının % 25 kadar daha az olduğu söylenebilir. Kalabalık ortamlarda cüzdan vb çalınması tehdidi dışında güvenlik sorunu olduğu söylenemez.  İnsanları canayakın, yardımseverdir ancak pek bir gösterişsizdirler. Gösterişsizlikle kastımız ne boy, ne güzellik, ne giyime özen gösterme olarak pek de önde geldikleri söylenemez. Hatta rivayet olur ki; Portekiz erkekleri bu sebeple gemilere binmiş ve uzak diyarlara gitmiş hatta geri de dönmemişlerdir ve giden gemicilerin ardından söylenen hüzünlü Fado türü şarkılar da bu yüzden ortaya çıkmıştır. Bu canayakın insanları kısa sürede sevecek ve bir şey sorduğunuzda çoğunun İngilizce bilmese bile yardımcı olmaya çalıştığını göreceksiniz.


NE ZAMAN GİDİLİR: THY ile İstanbul’dan Lizbon’a ulaşım 4.5 saatte mümkün olabiliyor. Doğrusu aynı kıta içerisinde bir uçuş olarak oldukça fazla bir süre. Bu durum doğal olarak uçak bilet fiyatlarına da yansıtılmış olduğundan sezon dışı indirimli fiyatlar olmadıkça çok da cazip seyahat imkanlarının olduğundan bahsetmek mümkün değil. Muhtemelen bu uzaklık sebebi ile olsa gerek Potekiz’in Türkiye’den ziyaret edilen popüler bir destinasyon olduğu da pek söylenemez.

Lizbon’un ikliminin İzmir benzeri olduğu söylenebilir. Bu sebeple de okyanusa girmek gibi bir niyetiniz olmadıkça bu ülkeye seyahat için sokaklarda yanmadan ve donmadan dolaşabileceğiniz bahar aylarını seçmenizi kuvvetle öneririz. Özellikle de Kasım veya Nisan ayları gibi Avrupa’nın diğer bölgelerinde soğuktan rahat rahat bir açık hava kafesinde dahi oturamayacağınız dönemlerde seyahat için Lizbon’u seçmeniz isabetli olacaktır. Okyanusa girmenin dalgalar, soğuk suyu, köpek balığı vb sebeplerle çok da zevkli olmadığı dikkate alınır ise, özellikle bizim gibi kendi ülkesinde bolca denize girme imkanı bulan seyahat severlerin sıcak yaz aylarında bu ülkeye seyahati pek de önerilecek şey değildir.


ULAŞIM: Öncelikle bölgeye Türkiye’den sadece THY ve sadece Lizbon şehrine uçulabildiğini söylemeliyiz. İndiğinizde otelinize taksi ile ulaşmanızı öneririz. Çünkü 2 kişi için otobüs 7 Euro tutarken taksi ücreti ise merkeze en fazla 10 Euro tutacaktır. Şehir merkezine Metro ile ulaşım da mümkün ancak biz turistler için merkez kabul edeceğimiz Rossio bölgesine direkt hat yoktur. Havaalanı şehre yakındır. Tek sorun ahlaksız taksi sürücüleridir. Örnek olarak; bize rastlayan sürücü; 8 Euro yazan taksimetreyi kapatıp, Navigasyon cihazı üzerindeki İspanyolca ulaşım, bagaj vb yazılarının karşısında çıkan elektronik hesap pusulasını göstererek 17 Euro alması gerektiği konusunda çok ısrar ederek, dolandırdı. Ayrıca bugüne kadar en uzun pasaport kuyruğu bekleme rekorumu da bu ülkede kırdığımdan umarım bu ülkenin yetkilileri bu iki utanç sayfasını ileride silerler.

Şehiriçi ulaşımda tekrar kullanılabilir kartlar 50 sent ve tek biniş 1.25, günlük sınırsız biniş ise 5 Euro’dur. Turist biletleri satınalmak da birkaç günlük ulaşım sorununuzu çözecektir. Bu ulaşım kartları metro, otobüs ve tramvay gibi şehiriçi ulaşım araçlarında geçerli ancak tren ve asansör gibi diğer araçlarda geçerli değildir. Tren sistemlerinin de oldukça başarılı çalıştığını gördüm ancak her şehirde birbirinden bağımsız birkaç varış garı olması doğrusu garibime gitti. Çünkü gitmeniz gereken tren istasyonu varmak istediğiniz şehre göre farklılık gösteriyor.

Taksiler genelde pahalı değil. Özellikle de yol bulmakta zorlandığınızda kullanılabilir. Özel turist otobüsleri ve tramvaylar da ulaşıma ayrı bir zevk katıyor. Nehir gezisi de yapabilirsiniz. Eğer civar kasabaları gezecek kadar vaktiniz yok ise araba kiralamaya gerek olduğunu sanmıyorum. Trenle kolayca gidebileceğiniz birkaç önemli kasaba var iken, yol bulmaya çalışmak ve bazen 30 metrede bir sıralanmış trafik ışıklarında beklemek pek mantıklı gelmiyor.

KONAKLAMA : Konaklama genel olarak diğer Avrupa ülkelerinden biraz daha hesaplı. Gördüğümüz kadarı ile hizmet kalitesi iyi. Rossio bölgesi çevresindeki oteller seçilir ise belirlibaşlı tarihi mahallelere yürüyerek ulaşabilme imkanı sunacaktır

GENEL OLARAK LİZBON: Güneyinden teorik olarak Tagus adlı nehrin geçtiği ancak pratikte İstanbul boğazı ya da İzmir’in Karşıyakası gibi bir manzara ile karşılaşacağınız Lizbon’u anlamak için kabaca bir ters T düşünün. Bu ters T nin güneyi kıyıdır. T’nin üst ucunda Rossio adlı merkez alacağımız bir meydan vardır ve aşağı kıyıya doğru trafiğe kapalı turistik bir cadde üzerinden ulaşılır (Rua Agusto). Kıyı ile meydan arasındaki bölgeye genel olarak Baixa (Baça okunur) adı verilir.  Yine bu ters T’nin sol yanı restoran ve eğlence mekanları ile ünlü pek çok sokaktan oluşan bir bölgedir (Bairo Alto). Sağ taraf ise yüksekçe bir tepede bulunan tarihi kale ile aşağısındaki tarihi mahalledir (Alfama). Öteyandan kıyı boyunca doğuya, yani okyanusa doğru giderseniz, önce köprünün ayakları altından geçer sonra Belem Kulesi, manastır, kaşifler anıtı gibi eserlerin olduğu Belem bölgesine ve devamında okyanus kıyılarına gidilir.


LİZBON ŞEHİRİÇİ, KALE VE ESKİ MAHALLELERİN GEZİLMESİ : Birçok rehber 28 numaralı tarihi tramvaya binerek şehir turu yapılabileceğini ifade ediyorsa da bu tramvay oldukça kalabalık ve yavaştır. Vaktiniz az ise yine de klasik bir çözüme gidebilirsiniz yani üzeri açık turist otobüsleri tercih edilebilir.

Praça kelimesi meydanları ifade ediyor. Kıyıdaki merkezi meydanın adı Praça de Commercia gezilerinizde iyi bir mihenk noktası olabilir. Özellikle ne yapıp edin gün batımında bu meydandaki kıyıda olun, çünkü güneş tam köprünün üzerinden batar ve manzara enfestir. Alternatif olarak günbatımını kaleden yakalamaya çalışabilirsiniz.

Şehir merkezinde Santa Justa asansörünü kolaylıkla görebileceksiniz. Dediğimiz gibi şehir tepelik. Dolayısı ile şehrin yüksek ve alçak kesimlerini birleştirmede asansörlerden yararlanılıyor. (İzmir’deki asansör de aynı mantıkla yapılmıştır) Bu asansör ve üzerindeki seyir terası ilgi çekicidir.
Tepeye tırmanmak sıkı bir performans gerektirdiğinden, en iyisi 28 numaralı tramway ile çıkmaktır. Birçok eski mahalleyi geçtikten sonra kalabalığın manzara seyrettiği ana meydanda inilerek yukarıya doğru 100 metre yüründüğünde kale bulunabiliyor. Girişi 7.50 Eurodur. Çevresindeki mahalleler de gezilmeye değerdir. Kalenin aşağısındaki Alfama da tarihi ve sokaklarında gezilmesi zevkli yerlerdendir.

Şehir merkezindeki (Baxia bölgesi) cadde ve sokaklarda ister istemez dolaşacaksınız. Bir akşam Bairo Alto’ya doğru gidip çok sayıdaki restoranlardan birinde yemek yemek ve isteğe göre Fado müziği yapılan veya diğer müziklerin sunulduğu mekanlara takılmak en iyisidir. Buradaki sokaklarda kaybolmayı çok da problem etmeden dolaşmak ve dönüş yolunu çıkışta sormak daha isabetli olabilir.

BELEM BÖLGESİ GEZİSİ: 15 no’lu tramvaya binip kıyı boyunca batıya okyanus yönüne giderek, Boğaziçi köprüsü görünümündeki 25 Nisan köprüsünün ayaklarını geçtikten sonra Belem durağında inebilirsiniz ancak yine de uzaktan yakına doğru yürümek daha iyi olacak diyorsanız birkaç durak sonrasındaki Belem Kulesi (Torre de Belem) durağında inip geriye doğru da yürüyebilirsiniz. Bu kule aslında denizin içerisinde bir kale görünümünde ve fotoğrafseverlere sonsuz açılar sunan, sefere çıkan denizciler için ve savunma amacıyla inşa edilmiş, enteresan bir tarihi yapıttır. 4-5 kat yüksekliğindeki kulenin her katını gezmenizi ve bu gezinizi havanın iyi olduğu bir döneme denk getirmenizi öneririz, zira kuleden okyanus, köprü, İsa Heykeli, kara tarafındaki mahalleler  vb. çok sayıda manzara görebileceksiniz.

Kıyıdan geriye doğru yürüyerek hem güzel bir kıyı yürüyüşü yapıp hem de keşifler anıtına ulaşabilirsiniz. Anıt Portekizlilerin yaptıkları keşifleri (sömürgeciliklerinden bahsetmeksizin nazik bir şekilde) sembolize eder. Arka planda köprü ile birlikte nehir kıyısındaki bu hoş anıtı inceledikten sonra içeriye doğru yürüyerek sömürgecilik ve baharat ticareti ile finanse edilerek inşa edilen Jeronimos Manastırını ziyaret edebilirsiniz. Manastırın 50 metre kadar ilerisindeki mavi gölgelikli Belem Pastahanesine (Pastais de Belem) uğramayı da ihmal etmeyin. Pastahanenin birbirine açılan onlarca odasını ve seramik çinilerini gördüğünüzden emin olun. Pastahanenin arkasındaki botanik parkı ve kraliyet arabaları müzesi de ilginç gezi seçeneklerdir.

PENA SARAYI, SİNTRA, CASCAİS GEZİSİ: Rossio meydanının köşesindeki tren garından 2,5 Euro gibi bir bedelle oldukça sık kalkan Sintra trenlerinden birisine binerek 40 dakikada ulaşacağımız son durakta indiğimizde bu kez gidiş dönüş 5 Euro karşılığında 20 dakikadabir kalkan 434 no’lu otobüslere binerek kasaba içerisindeki saraya kıvrıla kıvrıla çıkan dağ yolunu tırmanarak 15 dakikada ulaşabiliyoruz. Eğer çok vaktiniz var ise yolda ilk durak olan tarihi kaleye (Castelo do Mouros) uğrayabilirsiniz. Sonraki durak yani Pena Sarayı tabiri caiz ise ormanlarla kaplı bir dağın tepesinde kurulmuş ve okyanusa kadar ulaşan sıkı bir manzaraya sahip UNESCO dünya mirası listesindeki bir yerdir. Giriş ücreti 11 Eurodur. Girdikten sonra tepeye varmak için bir vasıta daha var ama onu boşverip ormanda yürümenin zevkine bakın, zaten sadece 10 dakikalık bir yürüyüştür, zevklidir. Ormanlar içinde ve dağın zirvesindeki konumu ile kuleler ve kubbelerle süslü görünümü saraydan çok masalsı bir hava vermiştir. İlk olarak 1400’lü yıllarda yapıldı ise de 1800’lü yıllarda görkemli hale gelmiştir. Sarayın ana salonunda 4 adet Osmanlı askeri heykeli vardır. Kral o dönem romantizm akımından etkilenerek; Hint, Çin, Osmanlı enteresan ne bulduysa toplamıştır. Böylece bu alışılmadık, Osmanlı asker heykellerini bir yerlere yaptırmış veya satın almıştır. Hatta bu saraylarda İznik çinileri bile kullanılmıştır. Bu sarayın orman içi yollarında da yürüyebilirsiniz ancak dağ köşkü veya küçük gölcüklere ulaşmak yarım saatlik yürüyüş gerektirebilir. Saray çıkışı aşağı köylere vb yürümek de mümkün ancak bu yol da kısa değildir uyarmadı demeyin. Gerçi yollar filmlerde rastlayacağımız türden kenarındaki taşların yosunla kaplandığı, kıvrıla kıvrıla giden ormanlık son derece güzel yollardır ama vaktinizi alacaktır.

Dönüşte kasaba merkezinde inerek gezebilir, müzeyi ziyaret edebilir, Ulusal Saray, Monserrate Sarayı ve Parkına gidebilirsiniz. Burada iki olasılığınız var; ya Sintra’daki diğer müzeler ve kaleyi görmekten vazgeçerek Sintra ve Cascais gezilerini aynı güne sığdıracaksınız veya sindire sindire gezip Cascais’e ayrı bir gün geleceksiniz. Cascais’e Sintra’dan gitmek arzusunda iseniz; tekrar aynı otobüsle ineceğiniz tren garından 4 Euro ve 30 dakika içersinde ulaşabilirsiniz. Burada dikkat edilmesi gereken trenlerin bu kez ayrı bir istasyondan; Lizbon’un güney batı merkezindeki Cais do Sadre garından kalkması ve varmasıdır.
Cascais okyanus kıyısında nezih bir beldedir. Kıyı boyunca nitelikli alışveriş, restoran, marina, kumsal vb hoş olanaklar sizi bekliyor olacaktır. Bunlar Türkiye’de de var diyenlerdenseniz bu kasabayı gezi programından çıkarabilirsiniz.

PORTO: Porto da Lizbon gibi hem nehir kıyısında hem de okyanusa yakın. Sadece Porto’da seviye farkları çok daha belirgin ve nehir çok daha nehir gibi. Portoya günübirlik gitmek dahi mümkün. Bu kez yeni bir istasyondan merkezin güney doğusundaki  Santa Apolonia istasyonundan hareket edeceksiniz. Bu istasyona metroda mavi hattı alarak gidebilirsiniz. Birinci-ikinci mevki hızlı veya normal trenlerden birini seçeceksiniz. Yavaş olan (IC denen tren) 3 – 3,5 saatte varıyor, ikinci sınıf 24 ve birinci sınıf 30 Euro tutarında. Pahallı ve hızlı tren ise (AP adındaki) 2,5 – 3 saatte varıyor ve 30 – 40 Euro. Tren yolculuğunun sıkıcı olduğundan söz edilemez, en azından pencereden ülkeyi seyredip, tren içerisinde yürüme imkanınız var. Vardığınızda şehir merkezine gitmek istiyorsanız metroya binebilirsiniz ancak merkezin kıyıdan uzak olduğunu unutmayın (Taksim ile Ortaköy kıyısı arasındaki fark gibi) ya da 6 Euroya taksiye binebilir ve nehir kıyısındaki restoranlara (Praça Riberia) gidebilirsiniz. Karşı kıyıya geçip bir süre yürüdükten sonra teleferiğe aşağıdan binerseniz; yukarı yönlü kullanmış olursunuz. İndiğinizde aynı köprünün bu kez 100 metre üzerinden geriye dönersiniz ki tarihi mahalleler ve bir takım tarihi kilise, müze vb bulabileceğiniz merkeze yakın bir yere gelmiş olursunuz. Porto için mavi turist otobüslerini kullanmanızı daha fazla tavsiye ediyorum (10 Euro). Çünkü tüm şehri, okyanus kıyıları dahil gördükten sonra ne yapacağınıza karar verebilirsiniz. Aynı kıyıları gezeceğiniz tekne gezisinden çok daha doyurucu olacaktır. Bu şehirdeki kalış sürenize göre; Atlas okyanusu kıyısındaki plajlar, tarihi kaleler, katedral ve müzeler ile trafiğe kapalı alışveriş sokağı Santa Caterina’yı da gezi planınıza eklemekte fayda vardır.

DİĞER GEZİ OLASILIKLARI: Lizbonda gezilecek ve yapılacak çok sayıda alternatif mevcuttur. Örnek olarak; Fado müziğine ayrılmış bir yemek yemek, Gülbenkyan Müzesi, Katoliklerin Avrupa'daki hac yerlerinden biri olan Fatima, okyanus kıyısındaki tipik balıkçı köyü Nazare, bir Ortaçağ kenti olan Obidos, Dev İsa heykeli, dev akvaryum ve çok sayıdaki müzeler vs

NE ALINIR: Elbette Portekiz şarapçılıkta önde geliyor ve valizinizde kırmadan getirebileceğinize inanıyorsanız şarap alınabilir. Portekizliler porto adı verilen bir çeşit tatlımsı şaraplarını aslında şaraptan saymıyor ve doğrudan porto ismi ile adlandırıyorlar. Şahsen aşırı tatlı yapısı ile bende öksürük şurubu imajı bıraktığından tadından emin olmadı iseniz porto almanızı önermeyiz. Mağazalarda çok çeşitli mantar ürünler göreceksiniz. Portekizliler mantardan yapılma ürünlerde dünyada bir numara olduklarını söylüyorlar. Gerçi ben daha önce aynı şeyi karşı kıyıdaki Faslılardan da duymuştum ama şunu bilin ki gerçek mantar bir ağacın kabuğudur ve çok uzun yıllarda güçlükle üretilir. Günümüzde satılan eşyalarda suni mantar kullanılabiliyor. Kurutulmuş morina balığı satın almak ve Türkiye’ye dönünce sirke içersinde bekletildikten sonra yenmek üzere eşe dosta hediye etmek enteresan olabilir.

NE YENİR : Portekizde balık çeşitleri ve deniz ürünleri yemek başlıca tercihlerden birisi olacaktır. Türkiye’de ulaşamadığımız okyanus balıkları denenebilir. Morina ve Sardalya başlıca balıklarıdır. Bizdeki Çipura ve Levreklerin aynısını da bulabilirsiniz. Bunlar dışında yemeklerin bizlere çok aykırı gelmeyeceğini, genelde et, balık, makarna ve pizza şeklinde bildiğimiz çerçevede olduğunu söyleyebilirim. Cadde üzerinde ilk gördüğünüz turistik restoranlar dışındaki restoranları bulmayı ve biraz seçici olmayı öneririm.

Lokantaya gitme kültürlerimizdeki ayrılığa dikkat etmek gereklidir. Onlar için yemek başlıbaşına bir sosyal olay ve eğlencedir. Dolayısıyla yemek aparatifler ve şarap ile uzun sürecek şekilde dizayn edilebilir. Bu durum; bizim gibi yemekte çok uzun süreler harcamak istemeyen gezginler için sorun teşkil edebilir. Çünkü muhakkak her yemeğin öncesinde size ekmek, zeytin, peynir, tereyağ vb. vermek için ısrar edeceklerdir. Bunları kahvaltılık sayan ve tıkanıp asıl yemeği yiyemeyeceğini düşünen biz Türkler için en iyisi bu ikramı geri çevirmektir. Zaten bunlar ikram değildir ve ekmek de dahil olmak üzere masanıza gelen herşeyin bedeli sizden alınır. 

Nata                                                      Milföy hamurundan oluşturulan ve üzerinde muhallebi   kıvamlı bir tatlı ile servis edilen çok yaygın meşhur yiyecekleri            
Cod Fish                                             Morina Balığı
Sword Fish                                        Kılıç balığı
Sardinhas Assadas                        Izgara sardalya
Ginjinha                                              Portekizlilerin meşhur yerel vişne likörleri
Carne                                                   Et
Porto                                                    Oldukça tatlımsı yerel şarap






























23 yorum:

  1. Amelia rodriugez bile O ülkeyi çekici kılıyordu zaten benim için. Makaleniz daha da güzelleştirmiş teşekkürler...

    YanıtlaSil
  2. Aydınlatıcı geniş özet bilgiler için teşekkürler. Size mutlu ve ilginç pek çok seyahatler dilerim.

    YanıtlaSil
  3. Aydınlatıcı geniş özet bilgiler için teşekkürler. Size mutlu ve ilginç pek çok seyahatler dilerim.

    YanıtlaSil
  4. Yorum yapan herkese teşekkürler, mutlu nice seyahatler yaşamanız dileklerimle...

    YanıtlaSil
  5. Merhaba, temmuz ayında portekiz gideceğiz ve bir seyahat planı oluşturmak istiyorum . Lizbon başlayarak hangi otelde kalınır, hangi şehire gidilir vs.. Deniz güneş Kum müze gezi, biraz alışveriş çok huzur modunda olmak istiyoru. 3 yaşında kızımız da var. Bize bu program için yardımcı olur musunuz lütfen. .

    YanıtlaSil
  6. Hangi otelde kalalim (5 yıldızli konforlu olarak)?
    Hangi şehirlere gidilir deniz kenarında Portodan başka?
    Yanımızda küçük çocuk olacağından gece hayatımız olmayacak. Nasıl bir program yapmalıyım sizce 11/12 gun için?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öncelikle booking.com gibi bir adresten sizin gibi çocuklu seyahat edenler tarafından en iyi not verilen yerlerden birini konaklama için tercih etmenizi tavsiye ederim. Yani sadece 5 yıldız yaklaşımını doğru bulmuyorum. Örnek olarak geçen hafta Fransa'da; 9.8 puan almış bir konaklama tesisinde bulduğumuz sıcaklık ve rahatı; doğrusu, aynı bölgedeki soğuk ve standart davranışlı 5 yıldızlı bir tesiste alabileceğimizi pek tahmin etmiyorum. Zaten de bu tesislerin notu 5 yıldız olmalarına rağmen 9.2 civarında idi. Demek ki; insanların tatmin olmadıkları bir şeyler olmuş.

      Çocuklu seyahat etmediğim için diğer sorularınıza yanıt veremiyorum ancak elbette ki standart müzeler yerine çocuklara daha çekici gelen tema parkları, hayvan gösterileri, tren müzeleri, pratik deney ve tecrübelerin uygulandığı bilim müzeleri gibi yerleri internetten işaretlemenizi öneririm.

      Sil
  7. Merhaba, Yazınızı çok beğendim.Elinize sağlık.10 sonra yalnız bir bayan olarak Lizbona gideceğim ama Güvenlik konusunda endişeliyim.İnternette okuduklarımdan oldukca korktum.Akşamları gezmem ama yine de gündüzde güvensiz bir ortamı var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben güvenlikle ilgili en ufak bir şüphe dahi ne yaşadım ne duydum. Gece karanlık sokaklarda yürüdüm bir sorun veya tereddüt hissetmedim. Gündüzleri zaten son derece güvenli. Duyduğum tek güvenlik sorunu, yazın kalabalık turistlerle dolu otobüs vb araçlarda İngilizcesiyle pickpocket dedikleri, çantadan bir şeyler aşırma olayları ki herhalde tüm büyük şehirlerde durum aynıdır. Bir de taksicinin resmi taksimetre yerine tabletindeki rakamı gösterip daha fazla ücret talep etmesi olayını yaşadık. Ne kavga eden insanlara rastladım, ne de tekin olmayan ortamlara rastladım. Bana göre ne akşam ne de gündüz yalnız gezmenizde bir sakınca olmayacaktır.

      Sil
  8. Çok teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil
  9. Derli toplu güzel bir yazı olmuş ,birbirini kopyalamış gibi bloglar okumak iyice sıkıcı olmaya başlamıştı.
    Temmuzda giden ne çok kişi varmış ,nasipse bende porto ve lizbon yapacağım!

    YanıtlaSil
  10. Derli toplu güzel bir yazı olmuş ,birbirini kopyalamış gibi bloglar okumak iyice sıkıcı olmaya başlamıştı.
    Temmuzda giden ne çok kişi varmış ,nasipse bende porto ve lizbon yapacağım!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler. Yazının sadece metin kısmını kopyala yapıştır ile alır, normal bir yazı belgesi şeklinde yazdırırsanız sadece birkaç sayfa tutacaktır. Yanınızda taşır ara sıra göz atarsanız faydalı olacaktır. Bu şekilde yapan kişilerden olumlu geri bildirimler aldım. Örnek olarak; birden fazla tren istasyonlarının varlığı konusunda sorun yaşayanlar yazıya göz attıklarında kolayca çözüm üretebilmişler.

      Sil
  11. Porto ve Lizbon için kaç gün yeterli

    YanıtlaSil
  12. Lizbon'a kaç gün, Porto'ya kaç gün ayırmamızı önerirsiniz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 4 gün Lizbon ve 1 gün Porto olmak üzere en az 5 gün normalde 7 gün gerekir diye düşünüyorum ancak elbette şahsi önceliklerinize ve gittiğiniz tarihlere göre değişir. Müzeleri mutlaka görmem gerekir derseniz, yaz aylarında gidip denize girerseniz, civardaki sahil kasabalarına da giderseniz süre artar.

      Sil
  13. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  14. Selam
    yazının tarihi nedir? bilgiler güncel mi?
    bi de resimleri otomatik boyutlandırsanız güzel olurdu. kör ediyor :)

    YanıtlaSil
  15. Yazı 1-2 yıllıktır. Bilgilerin güncel olduğunu düşünüyorum. Elbette Avrupa'da da az da olsa enflasyon var veya az da olsa tarifelerde vb değişiklikler olabiliyor.

    YanıtlaSil
  16. https://www.youtube.com/watch?v=uRXQTCPOi5c BAKMALISINIZ PORTEKİZDE 2 HAFTAMMM :)))

    YanıtlaSil
  17. Harika bir gezi yorumu okudum,emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  18. Bu arada tur rehberleri bu yazılarınızı hiç beğenmeyecekler!!Bizler de fırsat buldukça amatörce geziyoruz,sizin takipçiniz olacağız,teşekkürler.

    YanıtlaSil