23 Eylül 2017 Cumartesi

MİDİLLİ'YE GİTMEYİN, MOLİVOS'A GİDİN!

(MİDİLLİ GEZİ REHBERİ (Mitilini, Mytilene), LESVOS (LESBOS'da yazılır ama doğrusu “Lesvos”dur) MOLYVOS (Molova, Molivos, Molyvos, Mithimna), PETRA, SİGRİ, PLOMARİ)

Midilli Yunanistan’ın Girit ve Rodos’tan sonra en büyük üçüncü adasıdır. Başkenti Mytilene’dir. Adanın ismi Türkçe'de Midilli'dir ancak uluslararası olarak adanın ismi "Lesvos Island" olarak geçer. Lesvos isminin kökeni ise Ünlü yunan şairi Midilli doğumlu Sappho’ya kadar uzanır. Bu isim Lesvos’lu anlamına gelen lezbiyen kelimesinden gelmektedir.

Öncelikle Midilli adasına gidilir mi? bunu tartışmak gerekiyor. Genel kabul görmüş fikirleri özetlersek en güzel yunan adaları Santorini ve Mikonos'dur. Türkiye kıyılarına yakın olan adalardan bahsedecek olursak Sakız adası bana göre en kötü olanıdır. Samos adası fena değildir ama çok da fazla bir şeyler vaad etmez. Rodos adası iyidir, nispeten dolu dolu tatil yapabilirsiniz. Midilli'nin ise Rodos'dan kalır yanı yoktur. Bu ada da kendince oldukça zengindir. Midilli adasına gitmeye değer mi derseniz "evet değer" ancak "turla mı gitmeli" derseniz cevabım "hayır" olacaktır. Hatta günübirlik turlarla gidelim mi derseniz cevabım yine "hayır"dır çünkü Molivos (Mithimna) şehrinde çok sınırlı zaman geçirilir. Eğer iki günlük ya da üç günlük tura katılmak isterseniz sonuç yine hiç değişmeyecektir. Çünkü bu turlarda da Molivos denilen şehre yine sadece birkaç saat ayrılıyor. Hangi turu alırsanız alın bütün turlarda Molivos (Mithimna)'da konaklanılmıyor. Bunun yerine otobüs Midilli şehrinden yola çıkıyor bir kaç yere de uğradıktan sonra bahsettiğim Molivos (Mithimna) kasabasında sadece birkaç saat harcayıp tekrar geri Midilli şehrine geri dönüyor.

Aklınıza şu soru gelecektir: "Peki nedir bu Molyvos (Mithimna) şehrinin önemi? Konuyu şöyle anlatayım: Midilli adasınının başkenti olan Mitilene feribotlarında varış merkezidir ancak bu şehri Çeşme'nin Kuşadasının, Marmaris'in, Bodrum'un merkezine benzetebilirsiniz. Molivos ise; Adatepe, Şirince, Alaçatı, Domatya gibi çoğunluğu iki kat taştan, ahşap cumba balkonlu, mimari karakterli taş evlerle doludur. Bu evler dik bir yamaçta olduğundan oldukça manzaralıdırlar. Ayrıca tıpkı Çeşme'nin, Bodrum'un, Marmaris'in koyları gibi Midillide de çok sayıda plaj ve koylar var. Acaba aranızdan kaç kişi Bodrum'da gidilecek onca güzel kıyı varken tatilini sadece Bodrum Merkezde kalarak geçirmek ister? Kaç kişi Alaçatıda karakteristik bir taş evde konaklamak varken Çeşme Merkezdeki çok da karakteri bulunmayan şehir oteli tarzında yerlerde konaklamak ister? Kaç kişi tatilini Alaçatı gibi bir ortamda yemek yemek, eğlenmek, denize girmek varken, şehir merkezi bir lokasyonda denize girmek ister? İşte mesele budur. Tercih sizin ama bu sebeple ben yazının başlığını "Midilli'ye gitmeyin Molivos'a gidin" koydum. Bu güzel şehrin eğlence, restoranlar ve plajları ile de öne çıktığını söylersem; neden bu yönde tercih yaptığım daha net anlaşılacaktır.

NASIL GİDİLİR

Bulabiliyorsanız Ayvalık'tan direkt Molivos'a giden feribotu bulup doğrudan adanın en güzel yerine gidin. Yüksek sezonda Foça ve Dikili üzerinden seferler açılabiliyor, hatta İzmir'den direkt sefer konacağı konuşuluyor ama bunlar hep olasılık. En garantisi Ayvalık üzerinden Midilli şehrine seyahat etmektir. Ayvalık’tan Turyol, Jale Tur ve Jalem Tur adlı 3 firma genellikle sabah 09.00 gidiş ve 18.00 dönüş olmak üzere karşılıklı seferler düzenliyor. Sadece Perşembe günü seferler tersine dönüyor, çünkü bu kez Midilli sakinleri Ayvalığa alışveriş turlarına geliyorlar.

Hangi Feribota binmeli? : Turyol ve Jale Tur feribotları araba da taşıyabilir. Fiyatları internetten aldığınızda gidiş-dönüş 25 Euro'dur. Seyahat süresi 90 dakikadır. Jalem Tur ise internetten alındığında 32 Euro'dur ve seyahat süresi 45 dakikadır, çünkü teknenin türü katamarandır. 6-12 yaş arası çocuklardan yarım bilet ücreti ve kendi arabası ile geçiş yapmak isteyenlerden ise 70 Euro'dan başlayan bilet bedelleri talep edilmektedir.

Feribotlar arasında konfor yönünden pek fark yoktur. Biz Jalem ile seyahat ettik ve Midillideki odamıza yerleştikten sonra dışarı çıktığımızda diğer feribotlardan gelenler adaya yeni giriş yapıyorlardı. 

Özellikle yaz aylarında aşırı kalabalık sebebi ile Cumartesi Pazar gitmenizi önermem. Aslında hiçbir Yunan adasına Pazar günü gitmenizi tavsiye etmem. Ayrıca gümrüğe hücum nedeni ile varışta önden çıkıp, acele etmenizi pasaport kuyruğunda fazla beklememek adına tavsiye ederim.

ADA İÇİ SEYAHAT, ARAÇ KİRALAMA: Midilli'de varış noktanızda Gümrüklü iskele ay şeklindeki sahilin sağ ucundadır ve çıkışta doğal olarak çok sayıda araç kiralama şirketi bulunabilir. Gitmeden önce kiralamak garanti olsa da; bunlar daha uluslararası kurumsal firmalar olduğundan fiyatları daha yüksek oluyor. Oysaki çok sayıdaki yerel firmada daha uygun maliyetler yakalayabilirsiniz.

Standart otomobil günlük 35-45 euro arasında değişiyor. Ben Haziran ayı başında Nissan Micra otomatik vites aracı günlük 30 Euro karşılığında kiraladım. Sonuçta sezon dışında en ucuz 25 Eurolara düşse de normalde günlük 35 Euro + sigortadan başlayan fiyatları esas almak gerekir

Ben tüm adayı gezdim ve çok yol yaptım. Ancak bu kadarına gerek olmayabilir. Örnek olarak; Bodruma ilk defa giden birisi istisnasız tüm kıyıları mı gezmelidir? Aslında gerek yok. Özellikle de batı kıyısı, fosil orman ve Sigri seyahatine değmeyebilir. Şöyle bir örnek vereyim: Molivos'dan Sigriyi Navigasyonda işaretlediğimde 51 km ve 1 saat 20 dakika yazdı. Navigasyonla konuşup: "hadi be ordan" dedim. Sonuç: 1 saat 20 dakikada vardım. Çünkü yollar çok dar ve çok virajlı. Yorucu olabilir. Tercih size kalmış.

NASIL GİDİLMEZ:

Adaya günübirlik gidilmez. Gününüz yolda geçer, ada büyük hiç bir şeyin tadına varamadan dönersiniz. Yukarıda anlattım, turla gidilmez yine pek çok şeyin tadına varamazsınız, en güzel yerlerde süre sınırlıdır, şöyle bir yemek yiyeyim gece yarılarına kadar uzatayım, cafe'de vakit harcayayım diyemezsiniz. Turlar daima bedelsiz ziyaret noktaları olarak dini yapılara yönelirler. Fazla ilginizi çekmese de manastırda vakit harcarken, istediğiniz en manzaralı lokanta yerine otelinizdeki veya tur nereye götürüyorsa oradaki lokantaya mahkûm kalmak eziyettir. Oysa adadaki en zevkli işlerin başında restoranlarda; uzunca süre ayırdığınız akşam yemekleri gelmektedir.

Adaya Pazar günü gidilmez; ölüdür. Normal bir günde cıvıl cıvıl olan sokaklar Pazar günü terkedilmiş kasabaya döner. Mümkünse tüm seyahatiniz içerisinde hiç bir Pazar günü olmamasını sağlayınız. Alışveriş yapmak niyetinde iseniz dönüşünüz de Pazar günü ise asla alacaklarınızı Pazar gününe bırakmayınız. Bırakırsanız sadece birkaç turistik incik-boncuk ile kurabiye vb. alabilirsiniz.

Çok uzun süre kalmayacaksanız kendi aracınızla adaya geçmek makul olmayabilir. Çünkü ayrıca ve sanırım en az 35 Euro ödeyerek yurtdışında geçerli araç sigortası yapmanız gerekir ki bilet fiyatı ile birlikte çok da avantajlı olmaz. Eğer aracınız büyükçe bir araç ise adanın dar yollarında rahat edemezsiniz. Adadaki araçların % 90'ı mini statüsünde araçlardır. Ada büyük olduğundan Scooter vb kiralamak ve seyahat etmek zor olabilir.

Adaya denizyolu ile gitmenin ikinci yolu Sakız Adası’ndan düzenlenen seferlere katılmaktır. Genelde birkaç adayı kapsayan bir tatil geçiren gezginlerin kullandığı bu rota için Çeşme’den veya Atina’dan önce Sakız Adası’na geçiş yapmak, sonrasındaysa Midilli’ye hareket eden feribotlara binmek gerekir.
Adaya havayolu ile Atina ve Selanik’ten ulaşım vardır ancak daha pahalı ve zahmetli olduğu için tavsiye edilmez.

Bunun dışında Yunanistan'da adalar arası seyahat konusu kimi zaman İstanbul'da vapura binmek kadar kolay, kimi zaman ise uzay bilimi kadar karmaşık, zor ve şansınıza bağlı olabilir. Çünkü;

  • ·        Öncelikle seyahat edeceğiniz adanın hangi ada grubunda olduğunu bilmeniz gerekir. Örnek olarak; "bin vapura Santorini adasına geç" gibi bir olasılık çok büyük bir olasılıkla ya yoktur ya da birkaç gün süren ve pahalı bir seçenektir, çok ciddi yorulursunuz. Aynı gruptaki adalar arasında ise seyahat olasılığı artar. Örnek olarak; Sakız adası ve Midilli arasında seçenek bulabilirsiniz. Oysaki aynı ada grubunda olmadığı için doğrudan kolayca Mikonos'a gidemezsiniz. Çok gitmek isterseniz Atina üzerinden gidersiniz 2 gün sürer, konaklama ve yemek masraflarını da eklerseniz hem yolda perişan olursunuz hem de çok paranız gider. Büyük adalar arasında nadiren çapraz seferlere de rastlanır; mesela belirli günlerde Midilli-Rodos veya Midilli-Selanik hattı yakalayabilirsiniz, şansınız varsa elbette.
  • ·        Yunanistan'ı tanıyanlar asla varışlarını son gün son saate bırakmazlar. Hava-kara-deniz fark etmez, nasıl olsa her yıl çok sayıdaki grevlerden birisi size denk gelebilir, hava şartları sebebiyle sefer iptal edilebilir, halk hareketleri, gösteriler, işi bırakmalar olabilir, mevsimsel farklar olabilir yani yazın olan sefer kışın olmaz, yazın her gün olan, kışın haftada bir olabilir, yerel tatile denk gelip yer olmayabilir. Asla sefer olacağına çok da emin olmayın.
  • ·        Türkiye'den sadece Mikonos'a direkt uçuşlar var. Ancak bu uçuşları kullanan kesimi dikkate alarak uçak şirketleri sezon ortasında gidiş-dönüş 800-1000 TL bedelle satıyorlar. Sonuçta ulaşımda zorlukların sınırı yok.

KONAKLAMA: Yukarıda bahsettiğim gibi Midilli Merkez şehir bizdeki tatil beldelerinin merkezi gibi bana göre ruhsuz ve tatsız. Birkaç otobüs dolusu insanın konaklayabileceği büyük oteller merkez şehirde yer aldığından tur şirketleri bu ruhsuz, sıradan otelleri kullanıyorlar. Eğer siz de bu otellere giderseniz daha sonra çok daha karakteristik ve şirin taş evlerde konaklayıp, bahçesinde sohbet edenleri görünce; şehir otelinizin önünde cadde kenarı daracık kaldırımda sıkıştığınızda çok pişman olacaksınız demektir. Varış limanı olan Mytilene'yi görün ama konaklamamaya çalışın. Benim gördüğüm en güzel konaklama merkezi kuzeydeki Molivos şehridir. İndiğinizde otobüsle veya kiralık araç ile 1 saat kadar kuzeye seyahat edip Alaçatı gibi taş evlerden kurulu Molivos'da konaklamaya çalışın.

Midillide konaklayanlar da üzülmesin, hem plaj hem de çok sayıda alışveriş ve restoran imkanı onları bekliyor.

Temiz klimalı pansiyonlar 30 - 50 Euro arasındaki fiyatlarla bulunabilir. Daha iyi tesisler 55 - 100 Euro gecelik oda fiyatı olarak mevcuttur. Biz Molivos'da denize sıfır 50 metrekareden daha büyük taş bir evde 55 Euro'ya kaldık. Haziran başı idi, muhtemelen sezon ortası 75 Euro olur. Birçok tesiste kahvaltı imkânı dahi yoktur, herkes yemeğini dışarıda lokantalarda yer (çok da iyi eder, çünkü genelde yemekler damak çatlatan lezzetinde, porsiyonlar büyük, dışarıda yemek yemek son derece zevklidir.)

Midilli’nin hem uzun plajları ve hem de konaklama imkânları bulunan diğer kasabaları Petra, Anaxos, Vatera ve Eressos'dur. Petra daha hareketli ve gece hayatı kuvvetli olan, Molivos'a da son derece yakın tavsiye edeceğim ikinci konaklama bölgesidir. Anaxos’un manzarası, Vatera’nın harika yemekleri ve kaplıcaları meşhurdur. Termi yakınlarında da kaplıcalar ve küçük plajlar vardır. Vatera, Skara Kollonis ve Eressos aileniz ile konaklayabileceğiniz denize girebileceğiniz huzurlu yerlerdir.

GENEL BİLGİ:

Midilli adasının 13 belediyesi vardır. Limni ve Bozbaba adaları ile beraber 2 154 km² yüzölçümlü ve 115.000 nüfuslu Lesvos yönetim birimini oluşturur. Sakız, Sisam ve Ahikerya adalari ile birlikte Saruhan adaları (Doğu Sporatlar) grubuna girer.

Midilli; 1462'de Fatih Sultan Mehmet tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır ve 450 yıl kadar Kaptanpaşa eyaletine bağlı bir sancak olarak yönetilmiş olduğu için sık sık Türk etkilerine rastlarsınız.

Yerel ekonomi turizme, tarıma, özellikle zeytinyağı üretimine bağlı olup, aynı zamanda hayvancılığa ve balıkçılığa da dayanmaktadır. Dağlar taşlar zeytin ağacıdır, dağlarda dolaştıkça sıklıkla koyun, keçi ağılları ile hayvancılık yapıldığını görürsünüz.

Sahillere Skala adı verilir. Hemen hemen hepsi güzel ve temiz sahillerdir. Nadiren kumluk çoğunluk taşlıktır. Yapılaşma olarak tipik beyaz ve mavi renklerde Yunan Adası yapılaşması yoktur. Ne de olsa uzun yıllar Osmanlı yönetiminde kalmış bir adadasınız, taş evler ağırlıktadır.

Ada oldukça dağlık bir yapıdadır. Adanın içerisinde Yera (Geras) ve Kalonya (Kallonis) körfezleri adeta bir balon gibi adanın içine doğru girmiş körfezlerdir. Ada zeytin ağacı yönünden zengin olması ile birlikte çam, köknar, çınar, kestane, kayın ağaçları ile de bezenmiştir. Adanın batı kesimi çorak, doğu kesimi ise zeytinlik ve çamlıktır.

Adadaki 13 milyon zeytin ağacından yılda 50 bin ton dolayında zeytinyağı çıkarılmaktadır. Türkiye'deki toplam üretim ise 150 bin tondur. Zeytinyağları uygun fiyatlı ve kalitelidir. Zeytinyağı makineleri ise Türk malıdır.

Adanın adının lezbiyenlik ile olan ilgisine karşın bu durum Adalıların pek de sevdikleri veya bahsetmek istedikleri bir durum değildir. O sebeple nezaket gösterip bu konuyu açmamakta fayda vardır.

Türkçe menü görmek, aranızda konuştuğunuzda esnafın Türkçe yorum yapması sıradan olaylardır.

ADANIN VARIŞ LİMANI: MYTILENE (Mitilini)

Feribotlar adanın Türkiye'ye bakan doğu yüzündeki Mytilene şehrine varıyor. Bu şehir kabaca bir ay şeklinde kıyıya dönük durumdadır. Bu ay şeklindeki kıyının sol ucunda kıyıda restoranlar ve sağ ucunda ise varış limanı ve gümrük yer alır. Şehrin merkezinden ayrıldığınızda çeşitli plajlar bulabilirsiniz.

Denizden bakınca Agios Therapondas Kilisesinin 30 mt yüksekliğindeki Gotik tarzda yapılmış çan kulesi ilk dikkatinizi çeken ve resimlerde en çok yer alan yapıdır. Bunun yanına Eski otel Megali Vretania, Cunda'daki taş kahveye benzeyen Panellinion Kahvesi, Ziraat Bankası yapısı, günümüzde postane olarak kullanılan eski Osmanlı Bankası, Belediye Parkı, valiliğin mermer binası, eski Belediye Binası, bu ana limanın silüetini oluşturmaktadır.

Agios Therapondas Kilisesi 1860 yılında, haç şeklinde Bizans tarzında üç geçitli bazilika türünde inşa edilmiştir ve Ayvalık Sarmısaklı'dan gelen kızıl dikdörtgen taşlar ile yapılmıştır. Mabedi ve Mihrap ve baş rahip koltuğu Bizans sonrası tahta oymacılığının en güzel ürünlerindendir.

Kilise ve kıyıyı dolaştıktan sonra (günlerden Pazar değil ise) yapılması gereken en iyi gezi hemen arkadaki paralel yoldan başlayarak 15-20 dakika kadar yürüyebileceğiniz, arka koydaki denize dek ulaşabileceğiniz, Ermou Alışveriş Caddesi boyunca yürümektir. Bu caddede ilerlerken minaresi bulunmayan biraz da harap durumda kalmış; Osmanlı döneminden kalma Yeni Camiye rastlayacaksınız. Caminin karşı sokağında ise yine Osmanlı’dan kalma hamam bulunmaktadır. Hava şartları uygun ise (sıcak değilse) bu noktadan Midilli kalesine uzanan yola kadar yürüyebilir. Midilli Kalesini görebilirsiniz. Aynı caddenin sonundaki tavernalar da çok tavsiye edilmektedir.

Midilli'de ayrıca Arkeoloji Müzesi, Teofilos resim müzesi, Çağdaş Sanat Müzesi görülebilir.

Liman çevresinde ve ara sokaklarında bir çok restoran, kafe, taverna bulabilirsiniz. Biz feribotun yanaştığı kısmın aksi istikametinde bulunan restoranları denedik ve memnun kaldık.

Liman boyunca sıralanmış kafeler ise akşam bar olurlar ve en meşhurları Monkey Bar'dır. Plaj Kulüp olarak; limanın 300 metre ilerisindeki Pluz da denenebilir.


ADANIN KUZEYİ: PETRA, MOLİVOS (MOLYVOS, Mithimna), MANTAMADOS, SKALA SKAMINIA

Mitilini'den kuzeye doğru çıkmak için iki yol var; birisi içeriden diğeri kıyıdan gidiyor. Tipik bir gezin olarak kıyı yolunu tercih edebilirsiniz. Burada Thermi adlı kaplıca kasabasının yakınlarındaki ve yol üzerinde kolaylıkla görebileceğiniz bir zamanlar muhteşem bir Osmanlı oteli olan Sarlıca Oteli (Sarlitza Pallas) kalıntılarına rastlayıp bir fotoğraf molası verebilirsiniz. Otel 1909 yılında Hasan Efendi Molla Mustafa tarafından yaptırılmıştır. Yunan Emekli Sandığı tarafından bakımsızlığa terk edilmiştir. Daha sonra hedef Mantamados'dur.

MANTAMADOS : Midilli'nin 38 km kuzeyindeki Mantamados kasabasında birkaç seramikçi, peynir dükkanı, kafe vb. var göz atabilirsiniz. Ancak asıl hedef köyü geçtikten sonraki Taksiarhis Manastırıdır. Koruyucu baş melek Mihail’e adanmış enteresan bir manastırdır. Bahçesinde dinlenmek ve bir şeyler yemek mümkündür.

SKALA SKAMINAS: Mantamados sonrası sakın doğrudan Mithimna (Molyvos)'ya geçmeyin çünkü harika bir minik limanı ıskalamış olursunuz. Mümkünse Midilliden sabah çıktı iseniz öğle yemeğini bu minik limana bırakın. Virajlı yollardan ineceğiniz bu liman çok şirin bir mola yeri olacaktır. Çıkışta ister geri ana yola dönün isterseniz benim gibi 15 dakika boyunca toprak yoldan kıyıdan gidin, Molyvos'a varacaksınız.

MITHIMNA (MOLIVOS veya MOLYVOS) : Yunanistan'ın Alaçatı'sı olarak da bilinen yerel ismi Mithimna olsa da Türklerin Molova ya da Molivos dediği kasabaya her yıl binlerce turist gelmektedir. Evler daha ziyade taş veya ahşaptır. Alaçatı veya Şirince gibi kaliteli bir atmosferi vardır, üstelik deniz kenarıdır ve son derece şirin restoranlarla dolu bir limanı da vardır. Denize oldukça dik kurulduğundan süper ötesi manzaralı kafelerinde oturup Türk tatlıları yemek ve güneşi batırmak şarttır.

Midilli'nin tamamında olduğu gibi zeytin ağaçlarıyla çevrili, taş evleriyle, arnavut kaldırımlarıyla meşhur, tam olarak Asos'un karşı kıyısına düşen harika bir manzaraya sahip Unesco koruması altında bir kasabadır.

Pek çok kişi tarafından adanın en güzel yeri olarak nitelendirilir. En tepedeki kaleden deniz kıyısına dek her tarafın gezilmesi gerekir. İster denize girin isterseniz denize girenleri kuşbakışı seyredin. Limanda yemek yedikten sonra geç vakte kadar müzik yapan kafe-barlara takılın. Emin olun ki atmosferi seveceksiniz. Öğlen ya da akşamüstü ise bizdeki Laz böreğine benzer tatlıyı manzaralı kafelerde deneyin.

Antik Mithimna'yı günümüze kadar taşıyan görkemli kalesi, özgün mimarisi, cumbalı evleri, sanatçı evleri, Osmanlı Camileri ile Molivos'a hayran olmamak elde değildir.

PETRA: Petra Molivos'a 15 dakika mesafededir, turistik mini trenle veya 9 Euroya taksiyle gidilebilir. Genellikle plajları için tercih edilmektedir. Çok sayıda restoranın ve kafenin sıralandığı kıyıları, minik çarşısı, köye adını veren kaya tepesine kurulmuş, 114 basamakla çıkılan Panagia Glykofilousa kilisesi ile tanınır. Şirin turistik bir yerdir, kıyı boyunca insanlar tavernalara ya da şezlonglara yayılıp güneşin keyfini çıkarır.

Rivayete göre Meryem ana ikonunu taşıyan bir kaptan gece ikonunun kaybolduğunu anlamış, kayanın zirvesinde garip bir ışık fark etmiş, orada Meryem ana ikonunu bulmuş ve oraya kilise yaptırmaya karar vermiştir. Adeta bir taş kütlesinin üzerine konduruluvermiş gibidir. Turistik sokakların bitiminde Vareltzidena konağını göreceksiniz, Bu ahşap cumbalı görkemli taş bina İzmir'in Birgi ilçesindeki Çakırağa Konağı ile aynı özelliklere sahiptir.

Petra'dan Molivos yönüne giderken tepede açık hava platformu şeklindeki kulüp bölgenin gece hayatının önemli merkezlerinden birisidir.

ADANIN BATISI SİGRİ, FOSİL ORMAN, ERESOS

SİGRİ: Adanın batısı doğusuna göre daha çoraktır ve sıcak daha fazla hissedilir. Sigri'ye ulaşım zordur. Virajlı yol ortalama 40 km hızla oldukça uzun sürer. Bütün bu zorlu yolculuk sonrasında meydanda bir kaç kafe ve restoran ile bir fosil ağaç müzesi görüyorsunuz. Bu balıkçı kasabası biz Türkler için çok da bilinmez bir şey değil. Tanıdık sokaklar, ilginç kıyılar var ama bu kadar yola değer mi? bilmem.

Köyde fosil ağaçların sergilendiği bir müze vardır. Fosil ağaçlar ise yuvarlak tomruk şeklinde taşlaşmış yapılardan ibarettir. Fosil orman "Petrified Forest of Lesvos, Protected Natural Monument" kuzey Ege alanındaki yanardağ faaliyetinden dolayı 20 milyon yıl önce patlayan bir volkanın taşlaştırdığı ağaç kütüklerinden oluşmuştur. Meraklı olmayanlar için "eee ne var bunda yuvarlak stunumsu taş kalıntıları" denebileceğinden orijinal fosil ağaç bölgesini hararetle önermiyorum çünkü çorak bir tepede sıcakta gezilemeyecek sadece sabah erken gidilebilecek zor bir alandır.

ERESOS: Eresos ise uzun bir sahili ve buna bağlı restoran vb imkanları ile genç ve yerel deniz severlerin rağbet ettiği bir yer. Adaya ismini veren lirik şair Sapho'nun şehri Eresos'un bulunduğu adanın batı kısmının güneyinde yer alıyor. M.Ö 7. yüzyılda ilk kadın şairlerden Sappho'nun doğduğu ve yaşadığı kızlar okulunun kurulduğu bu sahil kasabasında Arkeoloji Müzesi de bulunmaktadır.


ADANIN ORTA VE İÇ KESİMLERİ İLE GÜNEYİ: SKALA KOLLONIS, AGIASOS, PLOMARİ

AGIASOS: Ağaçlarla kaplı yollardan geçerek adanın en yüksek dağı Olimpos’a doğru kıvrıla kıvrıla çıkarak 475 metre yükseklikte, Panayia Ayasotisa kilisesi ile Ortodoksluğun ve geleneksel değerlerin emanetcisi olmuş Agiasos (Aiasos, Ayasos) köyüne gelinebilir. Aracınızı köyün girişine bırakıp Arnavut kaldırımlı dar sokakları tırmanarak köyün merkezine gelebilirsiniz. Taş evleri, yöresel seramik eserler ile süt-peynir ürünleri satan dükkânlar görülmeye değerdir. Her yıl 15 Ağustos’ta Panaya kilisesinde mucizevi Meryem ana ikonası için dünyanın her yerinden gelen ziyaretçiler ibadet ederler.

Agiassos bir tür orman-yayla köyüdür. Çınar ve ceviz ağaçlarının yeşilliğindeki Agiasso'yu gezerken mutlaka meydandaki kahvelerde oturunuz. Peynir, tahta oyma eşyalar, seramik eşyalar ile her köşe başında ürünlerini satan köylülerden meyve veya kabak çiçeği satın alabilirsiniz. Şirin çarsının içinden geçerek ünlü adak yeri Meryem Ana Kilisesini ve Agiasos Etnoğrafya Müzesi'ni ziyaret edebilirsiniz. Köy meydanında Türk çayı, kahvesi hatta baharatlarla hazırlanan "kaynar" içmeyi deneyebilirsiniz.

AGIA PARASKEVI: Kalloni adanın ikinci körfezidir ve ender bulunan kuşları barındırır. Kalloni’ye gelmeden Agia Paraskevi köyüne gitmekte fayda vardır. Agia Paraskevi mimari yapısıyla adanın en dikkat çeken yerleşimlerinden biridir. 19. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilen özel mülklerin yanı sıra, kamu binaları ve köyün girişinde bulunan kültür merkezi, 1923 te inşa edilen eğitim merkezi ve Taxiarhis Kilisesi görmeğe değer yerler arasındadır. Burada arnavut kaldırımlı sokaklar içerisinde çok sayıda konak, tarihi anıt görülebilir. İlçenin girişinde, 1910 yılında Taksiarhis Kilisesi ve Piraeus Bankası girişimiyle kurulan Yunanistan'da bulunan en güzel ve en bakımlı zeytinyağı müzelerinden biri görülebilir. Kasabada et yiyip, süt ürünleri satın almak iyi bir fikir olabilir.

Mümkünse buradan sonra Gera Körfezi manzarasını izleyerek Midilli`nin en şirin sahil kasabası Perama'ya uğramak, zeytinyağı ile ünlü Pappados Köyü ve Barbaros Hayrettin Paşa`nın doğduğu köy olan Paleokipos Köyü`nü gördükten sonra Plomari'ye geçmekte fayda vardır.

PLOMARİ

Geniş, kum plaj arıyorsanız güneyde Vatera'ya da gidebilirsiniz ancak önce Plomari kasabasından bahsedeceğiz. Burası meşhur midilli uzo'sunun başkentidir. Plomari uzoları ile ünlüdür, Yunanistan’ın içtiği uzoların %60’ı burada üretilir. En ünlü uzo Barbayani 150 yıldır burada üretilmektedir.
Plomari kasabası aynı zamanda büyük denizci Barbaros Hayrettin Paşa’nın doğduğu şehirdir. Denize doğru inen yamaçta yer alan, geleneksel mimari tarzı vardır.

Kasabaya varmadan 3-4 km önce Plomari uzo fabrikası, 2 km sonrada Barbayanni fabrikası vardır, gezebilir, uzonun nasıl yapıldığını öğrenebilir ve Barbayanni’nin tüm çeşitlerini tatma fırsatı bulabilirsiniz. Kasaba merkezindeki fabrika satış mağazasından uzo alışverişinizi yapabilirsiniz ki imbikli şişe sadece burada vardır.

Kıyıda ve merkezde sıralanmış, restoran ve tavernalarda yemek yiyebilirsiniz. Kasabanın girişindeki plajda denize girebilirsiniz.

MÜZELER:

Modern Sanat Müzesi Varia adlı semtte bulunabilir. Arkeoloji müzesi ticari liman tarafındadır. Folklor Müzesi ana rıhtımda eski liman başkanlığı binasındadır. Fosil orman Müzesi Sigri kasabasında, açık parkı ise kasabaya gelmeden 5 kilometre öncededir.

ALIŞVERİŞ:

Merkez şehirde ana alışveriş caddesi Erou kıyının hemen arka paralel caddesinden başlar ve gerilere dek uzanır. Adadan uzo, tahta eşyalar, zeytinyağı, seramik eşyalar, süt ve peynir ürünleri satın alınabilir.

Bir dükkâna girdiğinizde sabah ise "kalimera" (günaydın) diyebilirsiniz. Bir de "yasu" kelimesi vardır ki selam, merhaba, şerefe vb türdeki 20 çeşit anlamı bulunur. Pazarlık edecekseniz önce "akrivo" yani pahalı ve sonrasında "ekptosis" yani indirim talep ederek kapanışı "efharistopoli" çok teşekkür ederim ile bitirin. Böylece ilk defa gelen acemi turist olmadığınızı karşı tarafa ima etmiş ve mümkün olan pazarlık payını alarak daha az ödeme yapmış olursunuz. Aranızda konuştuğunuz Türkçe kelimeleri büyük bir olasılıkla anlayacaklardır. En azından Türkçe rakamları herkes bilmektedir.

NE YENİR:

Kafelerde frappe, freddo ve Türk kahvesi yoğunlukla tüketilir. Hatta yurtdışında bulunması imkânsız olan Türk Çayını dahi bulabilirsiniz. Her zamanki muhabbeti yapıp; onların Yunan kahvesi dediği şeyi Türk kahvesi olarak isteyin, maksat bir gülümseme yaratmak.

İmam Bayıldı'nın ne olduğu veya nasıl olması gerektiğini hiç karıştırmadan; yemek olarak "imam" istediğinizi söyleyin; sonuçta çok lezzetli sıcak bir patlıcan yemeği getireceklerdir. Musakkayı da çok güzel yapıyorlar.

Muhakkak Greek Salad yani Yunan Salatası yiyin. Bizdeki peynir-zeytin-domates gibi kahvaltılıkların salataya dönüştürüldüğü bu salata; yörenin nefis zeytinyağı ile muhteşem bir lezzet alıyor, üzerinde kocaman bir beyaz peynir ile servis ediliyor.

Sevmiyorsanız kabul ama sevenler için ahtapot yememek tam bir kayıptır. Daha önce güneşte kuruttukları ahtapotları ızgara veya beyaz şarap içinde güveçte pişiriyorlar ki lezzeti yine muhteşemdir. Yine sevmiyenler için bir şey diyemem ama sabah çiğ olarak tuza yatırıp akşam pişirilmeden tüketilen sardelyeler de nefistir.

Lezzetine doyum olmayacak diğer yemekler; sahan mı desem güveç mi peynirli saganaki, cacık, yağda kızarmış, ızgara veya yahni halde sunulan kalamar çeşitleri ile barbun balığıdır.

Mezelerde ise: bezelyeden yapılma fava, peynir kızartma, kabak çiçeği dolması (kolekiti), Füme Uskumru (Uskumri Kapnisto) yine damak çatlatan ve muhakkak yenilmesi gerekenlerdendir.

Porsiyonlar büyüktür. Meze tabağında geleceğini varsayarak ahtapot, kalamar, karides vb söylerseniz çok fazla olacaktır.

Yunanlılar % 100 damıtma olan uzo'nun miğde ve baş ağrısı yapmaması için buz katılmadan tüketilmesi gerektiğine inanırlar. Onlara göre uzo; sade, kuruyemiş ile ve ızgara et ile birlikte de tüketilmez.

Midilli merkezde Cundadaki tarihi taş kahvenin buradaki karşılığı olan; tarihi Panellinion Kahvesine gidilirse gülsuyu ve badem ile yapılan Gemata tatlısı yenebilir.

Ayrıca "Türkçe laz böreği" adıyla da satılan tatlıyı hiç kaçırmayın hem hafif hem lezzetlidir. Bazı Yunanlılar bu böreğe “Galakto Bureko (süt böreği)” diyorlar. İddialara göre Karadeniz’den göç eden Rum'lar bu böreği Yunanistan’a götürmüşler. Karadeniz’de Laz böreği şerbetli olur. Yunanlıların böreği ise çok yağlı ve şerbetsiz, üstüne bol pudra şekeri ve tarçın da atılıyor.

Midilli Merkez

Midilli Merkez

Midilli Merkez

Midilli Merkez

Midilli Merkez

Midilli Merkez

Osmanlı Oteli

Skala Skaminia

Molivos

Molivos

 Molivos

Molivos

Molivos

Laz böreği ve kadayıf

Molivos

Molivos

Molivos

Petra

Petra

Plomari