FRANSA’NIN ALSAS (ALSACE) BÖLGESİ, COLMAR, STRASBOURG, ŞARAP YOLU, ALMANYA’NIN KARA ORMAN BÖLGESİ (Mulhouse, Eguisheim, Riquewihr, Ribeauville, Obernai, Kaysersberg, Gutach, Triberg)

FRANSA’NIN ALSAS (ALSACE) BÖLGESİ, COLMAR, STRASBOURG, ŞARAP YOLU, ALMANYA’NIN KARA ORMAN BÖLGESİ

 (Mulhouse, Eguisheim, Riquewihr, Ribeauville, Obernai, Kaysersberg, Gutach, Triberg)



Fransa deyince akla ilk gelen turistik destinasyon Paris’dir, hadi bilemedin Nice civarı Cote d’azurre bölgesidir. Oysaki Alsas şeklinde okunan ve Fransanın doğusunda, Almanya sınırı boyunca uzanan, güneyinde İsviçre’nin Basel şehri ve kuzeyinde Strasbourg bulunan Alsace Bölgesi de meraklısına kayda değer imkânlar sunmaktadır. Yolculuğun ve araç sürmenin en keyifli olduğu yerler sıralamasında emin olun ki üst sıralardadır.

Biz seyahatimiz sırasında bölgeye Roma’dan araç kiralamak yoluyla başlayan Türk gezginlere dahi rastladık. Dolayısı ile vakit durumunuza göre sadece Colmar ve Strasbourg’u içeren 3-4 günlük bir seyahatten başlayarak, Zürih ve Basel gibi İsviçre şehirlerini, güneyde Como gölünü, doğuda Almanya ve kara ormanı, batıda Metz ve Nancy adlı Fransız şehirlerini arzunuza göre seyahatinize ekleyerek zenginleştirebilir, uzatabilirsiniz.

BU BÖLGE KİME HİTAB EDER?  Doğayı, yeşili, ormanları, bağları, çiçekleri en fazla 2 katlı evleri, köyleri, kasabaları, tarihi, yemekleri, şarabı, birayı, sakinliği sevenlere hitap eder. Büyük şehirleri, büyük AVM’leri, büyük markaları, büyük zincir otelleri, rakıyı, arabeski, türküyü, diskoları ve gece eğlencesini, hava atmayı sevenlere hitap etmez. Paris’deydim diye hava atabilirsiniz ama Alsas’daydım diye hava atılmaz.

ŞARAP YOLU NEDİR? Şarap Yolu kabaca güneyde Basel, Kuzeyde Strasbourg arasında kalır. Esasen yolun en güney ucunda Thann kasabası ve en kuzey ucunda ise Marlenheim kasabası bulunur ve 170 kilometre uzunluğundadır. Fransa 26 bölgeden oluşuyor ve bu bölge doğuda Almanya sınırında yer alıyor. Yol üzerinde 1000 civarında çoğu aile işletmesi niteliğinde şarap üreticisi bulunuyor. Muhtemelen bunların dörtte biri size tadım önerir. Yılda 50’ye yakın festival vb yapılır. Özellikle üzüm bağları arasında kıvrıla kıvrıla devam eden, yemyeşil dağlar, ormanlar, göller, çiçekler, süslü evler, şatolar gibi unsurlarla göze son derece hoş görünen bir dizi tarihi kasaba ile dolu bir rotadır. Rota boyunca çiçeklerin bu derece fazla olması dikkat çeker, bölgeden çıkınca örnek olarak; İsviçre sınırından geçince çiçeklerin belirgin şekilde azaldığını hissedebilirsiniz. Bölgenin simgesi leylektir ve bütün bölgede (mevsim elverdiği takdirde) bol bol leylek görmeniz olağandır. Rota boyunca 30 kadar şehir veya kasaba ile 100’den fazla ziyaret noktası sayabildim. Elbette ki hepsine vaktiniz yetmeyeceğinden bu yazıdaki önemlilik sıralamasına göre vaktiniz elverdiğince kısa veya uzun süreler ayırarak başına sonuna eklemeler yaparak gezebilirsiniz. Rota üzerinde çok sayıda kartpostal manzarası niteliklerinde doğal güzellikler olduğu gibi, iyi korunmuş tarihi yapılar da görsel bir şölen bir sunmaktadır.

NASIL GİDİLİR ? Biz Basel üzerinden gidiş, araba kiralayarak, Strasbourg’a kadar kuzey yönünde seyahat sonrası Almanya Kara Orman üzerinden Basel’e ve Türkiye’ye dönüş olmak üzere 1 haftalığına gittik ve bu seyahat süresi bize son derece normal geldi. Gezi en az 3-4 günlüğüne ve Colmar, Obernai, Strasbourg gibi bazı önemli merkezleri esas alarak yapılabileceği gibi arzuya göre 10 güne kadar uzatılabilir. Aynı seyahatin tersine Strasbourg gidiş şeklinde kuzeyden yapılması da mümkündür. Türkiye’den İsviçre, Fransa ve Almanya’ya İstanbul, Ankara, izmir ve Antalya’dan değişik havayollarına ait bol miktarda uçuş var uygun bir uçuşu yakalamak sizin için zor olmayacaktır. İndiğinizde havaalanında sizi bir sürpriz bekliyor: “hangi ülkeden çıkacağınız?” konusu. Mesela ben Fransa’dan çıktım. Europecar adlı araba kiralama şirketine gittim. Görevli “rezervasyonum olmadığını” söyledi. “Hangi ülkeden kiraladığımı” sordu. Bilmediğimi söyledim. Bilgisayardan bakıp “İsviçre’den kiralamışsınız, İsviçreye gidin” dedi. “Nasıl gideceğim?” dedim. “Koridorun karşısında” dedi. Koridordan geçip bu kez İsviçre’nin Europecar firmasından aracı aldık. Sıkısıkıya tembihlediler “dönüşte yanlış ülkeye götürmeyin” diye.

Kiralık araçla seyahat edenlere muhakkak gidilecek yerleri noktasal (koordinat olarak) veya adres olarak bir kağıda print alarak taşımalarını ya da Navigasyonun Favorilerine eklemelerini, vardığınızda en yakın park yerini Navigasyonda aratmanızı, hatta gitmeden önce doğrudan park yeri olarak adresleri yanınıza almanızı öneririm. Zaten ana kasaba ve ilgi çekici adreslerin çoğunluğu bu yazıda verilmiştir. Köylerde ve dağlarda park ücretli değil ama mesela Strasbourg merkezde 24 saat park 20 Eurodur. Modern park yerleri Türkiye’deki gibi çıkmadan önce makinaya ödemeyi yapıp, ödenmiş fişi çıkışta okutacağınız şekildedir. Sokak park ücretleri ise payant yazan yerlerde görebileceğiniz makinaya yapılmalıdır.

Araba kiralayacaksanız Navigasyon cihazı şarttır. Levhalar son derece iyi olmasına rağmen, bir kasabadan diğerine onlarca kavşağı Navigasyon olmadan doğru tamamlamak kolay değildir. Genellikle araç kiralama şirketleri Neredeyse ucuz bir Navigasyon cihazının yarı parasını istiyorlar. Bu durumda cihazınızı Türkiye’den götürün daha iyi. Avrupa haritasının yüklü olduğundan eminseniz tabii ki. Son bir hatırlatma, Navigasyonda aradığınız ülkeyi doğru işaretlediğinizden emin olun malum bölgede 3 ayrı ülke var, sınır yok, birbirine karışacaktır. Trafikte bizden en farklı konu şeridinize dikkat etmek olmaktadır. Dönüş şeritleri ayrılmış durumda ve alışkanlıkla ortadan ya da kenardan gideyim dediğinizde sol şerit sola dönüş kenar şerit ise sağa dönüş şeridi olabilmektedir.

Turla gitmek her zamanki sıkıntı ve avantajları verir. Elbette ki; nerede kalacağım, nereden yol bulacağım derdi olmaz. Gerçi ben bunların sorun olduğunu hissetmedim. Yine de turların bir yeri görmekle ilgili zaman sınırı vermesi en büyük dezavantaj. En güzel yerde zaman yetersiz diye tadını çıkarmak yerine otobüse koşturmak zorunda kalabilirsiniz. Bir tur programını incelediğimde şöyle bir sorun gördüm: sevgili rehber komisyon geliri elde ettiği şarap üreticilerine gündüz en değerli vakitlerde 2-3 defa uğramış ama tersine para verip katılımcıları gezdirmesi gereken Küçük Venedik bölgesindeki tekne turunu yaptırmamış ve gündüz güzelliği paha biçilmeyen bu bölgeyi tutmuş gece programına almış.

Son olarak; internetten okuduğum kadarı ile tren, otobüs gibi kamu araçları da bölgede yaygın. Araba kiralamak kadar detaylı olmasa da ana destinasyonları kamu araçları ile de gezebilirsiniz.

OLUMSUZ GEZİ UNSURLARI Kaldığım tesisin sahibi bizzat söyledi: “Biz Fransızlar fazla çalışmayı çok sevmeyiz”. Buna uygun olarak; çok sayıda “kapalıyız, daha açılmadık vb laflar duyabilirsiniz. Pazar günü tatil olduğu için açık bir market dahi bulunmuyor aman atlamayın. Pazartesi birçok lokanta kapalı olabiliyor. Zaten yine birçok lokanta öğlen 14:00den sonra ve akşam 22:00den sonra müşteri kabul etmiyor. Hem ben hem de başka gruplar pek çok defa girdiğimiz restorandan çıkartıldık ve oturduğumuz masadan kaldırıldık; sebep: kapanmış olmak. Dükkanlar sabah 10:00dan önce açılmıyor, 18:00 yada en geç 19:00dan sonra kesinlikle kapanıyor. Dolayısıyla gününüzü iyi planlayınız ve her istediğinizde alışveriş, yemek vb imkanı bulamayacağınızı öngörünüz. Bu sebeple de market bulduğunuzda ihtiyacınızdan fazla almanızı hararetle öneririm. Taşımayalım 1 su yeter demek yerine; arabanızın bagajını ihtiyacınızdan fazla su vb içecekler ile atıştırmalıklarla doldurmanızı tavsiye ederim. Her köşe başında su alacağınız bir market yoktur, saati değilse restoran sizi kabul etmez, günlerden Pazar ise kapalıdır, akşamsa kapalıdır vs vs aç ve susuz kalma tehlikesi var. Gerçi bölgede dağlardan gelen musluk suyu içilebiliyor ama siz yine de önleminizi alın.

OLUMLU GEZİ UNSURLARI Çocuğumuz var, yaşlıyız, çok yürüme imkanımız yok diyenlerdenseniz sorun yok, her kasabada Petite Train denilen küçük trenlerle yorulmadan kasabayı gezebilirsiniz. Kasabalar küçük otelleri merkezi seçerseniz yürüme mesafeleri kısalır. Zaten Colmar ve Strasbourg’da ayrıca tekne gezisi de yapacaksınız.

Yok “ben yürümeyi sevenlerdenim” diyorsanız zaten cennettesiniz. Akıllı telefonunuzun adım sayarı çıldıracak. Herhangi bir kasabada herhangi bir yönde yürüseniz dahi son derece güvenlidir ve bağlar, akarsular, çiçekler, böcekler arasında görebileceğiniz en güzel manzaralarla neredeyse her tarafı güzel bir bölgedesiniz. Türkiye’deki gibi onlarca vahşi sokak köpeği kovalamaz, güvenlidir.

Gezi rotasının neredeyse % 80’ı araç kullanmanın son derece zevkli olduğu rotalardır. Hatta Porshe Araç Klüpleri ve BMW motor klüpleri gibi araçlarıyla sadece zevk için gezen organizasyonlar bu bölgeye düzenli turlar yaparlar. Muhakkak bilmediğiniz dağ ve orman yollarında kaybolmanızı, plansız şekilde köyler arasındaki daracık bağ yollarına girmenizi öneririm. Bölge çok büyük değil, kaybolsanız kaybolsanız 15 dakika uzak bir noktaya düşersiniz ki navigasyon sizi geri getirir, sorun yok.

NE ZAMAN GİDİLİR? Alsace genel olarak serin ve yağmurlu olduğundan seyahat için 1 Mayıs – 15 Eylül arasını öneririm.

NEREDE KALINIR? Öncelikle booking.com gibi bir adresten sizin gibi (örnek olarak; çift olarak seyahat eden, çocuklu seyahat eden vb) tarafından en iyi not verilen yerlerden birini konaklama için tercih etmenizi tavsiye ederim. Yani sadece … yıldızlı otel vb yaklaşımını doğru bulmuyorum. Örnek olarak Fransa'da; 9.8 puan almış bir konaklama tesisinde (aslında ev idi) bulduğumuz sıcaklık ve rahatı; doğrusu, aynı bölgedeki soğuk ve standart davranışlı 5 yıldızlı bir tesiste alabileceğimizi pek tahmin etmiyorum. Zaten de bu tesislerin notu da 5 yıldız olmalarına rağmen 9.2 civarında idi.
Hangi şehirde, ne kadar kalınacağını bu yazının ilerleyen bölümlerini okuduğunda belirleyeceksiniz. Benim önerim konaklama için yerel, tarihi, romantik, otel ya da evlerin bütçenizin elverdiği en kalitelilerinde kamanızdır. Özetle otel zincirlerinden, modern yapılardan uzak durun. Güzelim tarihi yapılarda kalmak varken ruhsuz otellere hiç gerek yok. Zaten kasabanın tarihi kısmında modern otel yok, yani büyük otel demek uzakta konaklamak demek. Hatta konaklamalarınızı bazı küçük kasabalarda pahallı guest house veya evlerde yaparsanız gerçekten romantik, şirin, tarihi mekanlarda kalma imkanı elde edersiniz. Bölgede çok sayıda bu tür tarihi evleri kiralayanlar mevcut ve otelden daha rahat oluyorlar.

GEZİ PLANI Elbette ki kendi gezi planınızı kendiniz yapmalısınız. Özellikle araç kiralamak sureti ile geziyorsanız şahsi tercihlerinize göre konaklama ve gezi sürelerini değiştirebilirsiniz ancak aşağıdaki rota ve süreler bizim tecrübelerimize göre oluştuğundan size rehberlik edecektir.

BİRİNCİ GÜN: 

MULHOUSE (Müluuuz diye okunur) Bizim uçağımız öğleden sonra Basel’e vardığı için Colmar yolu üzerindeki Mulhouse şehrine uğramayı ve merkezinde 1-2 saat geçirmeyi planladık. Şehir 2. dünya savaşında çok hasar gördüğünden turistik aktivitesi azdır, gezilmesi şart değildir, siz zaman durumunuza göre gerekirse atlayabilirsiniz. A35 yoluyla ulaşılacak bu küçük şehirde merkezde hem tramvayların kalktığı hem de altında park yeri bulunan alışveriş merkezine (Centre Commercial, rue Gutenberg) veya yakınlarına aracınızı park ettikten sonra, küçük bir alışveriş caddesi boyunca yürüyerek eski şehir merkezi Place de la Reunion ile başlanabilir. Meydandaki kırmızı bina Rathaus/Town Hall girişindeki turist ofisinden broşür alınabilir ve üst kattaki ücretsiz gezilebilen Tarih Müzesinde (Musee Historique) Alsace bölgesine ait geleneksel giysiler, eşyalar vb. görülebilir. Zaten küçük bir müze olduğundan uğramakta fayda vardır. Place Lucien Dreyfus ve Rue des Franciscains'de binaların dışındaki dev freskolar görülebilir. Merkezde herşey bundan ibaret. Eğer otomobil meraklısı iseniz önceliği merkez yerine; Muse de l'Automobille adlı en büyük otomobil müzelerinden birisine verip Bugatti, Rolls Royce, Porche gibi 98 değişik markalı 464 otomobili görebilirsiniz. Ayrıca ilgi duyanlar için Seramik müzesi de vardır.

Doğal olarak; mademki Basel şehrine varıyoruz ilk gün burayı gezelim şeklinde bir görüş de olabilir ancak Basel de gezginler için çok da çekici bir destinasyon değildir. Basel merkezde Rathouse (belediye binası’ndan) nehir yönünde yürünebilir. Müster katedrali meydanında dolaşılabilir. 3 numaralı tramvayla ilginç yerleri görebilir. Tarihi evlerin bulunduğu eski şehrin dar sokaklarında gezebilirsiniz.  Basel'de inanılmaz güzel bir bahçe içine konumlanmış Fondation Beyeler müzesi/ sanat merkezi ile çok iyi bir koleksiyona sahip Kunstmuseum da gezilebilir.

Konaklama için önerim doğrudan Colmar’dır, eğer akşam saatlerinde Colmar’a varırsanız Colmar’ın gecesini yaşama imkanı da bulabilirsiniz.

İKİNCİ GÜN: 
COLMAR VE YAKININDAKİ EGUISHEIM KASABASI Öncelikle hava durumuna göz atınız. Çünkü hava hangi gün güzel ise programdaki kasabaları duruma göre öne alabilirsiniz, hava kötü ise 4 saate kadar vaktinizi alabilecek Unterlinden Müzesine öncelik verilebilir. Ayrıca yağmurlu havalarda çevredeki küçük kasabaların dar sokakları da son derece romantik oluyor. Her şeye rağmen Colmar’daki Küçük Venenik (Petite Venice) adındaki kısmı iyi hava dönemine bırakın derim. Çünkü ben nedense kötü havada bindiğim İtalya-Venedik’deki gondoldan daha fazla, burada iyi havada bindiğim Colmar Küçük Venedik’deki akülü ham tahta gondolları daha çok beğendim. Ayrıca bölgedeki en turistik ve en güzel kasaba Colmar olduğuna göre bu kasabayı kötü havaya bırakmamakta fayda vardır.

Kasaba zaten küçük; dolayısıyla Küçük Venedik bölgesinin hem gecesini hem gündüzünü gördüğünüzden emin olunuz. Bunun dışında birçok yabancı cadde ve meydan adı sıralayarak sizi sıkmak istemem. Zaten heryerde basit bir harita bulacaksınız. Haritaya da çok gerek yok, kalabalıkları veya güzellikleri takip ederek kasabanın eski şehir bölümlerini ayaklarınızın izin verdiği ölçüde geziniz.
Kanal çevresindeki evleri, kanalın hemen yanındaki kapalı pazarı, Maison des Tetes (çeşitli suratlarla bezeli tarihi binayı) ile Maison Pfister (tarihi ahşap evi) gördüğünüzden emin olun. Unterlinden Müzesi Turist Enformasyonun yakınında bulunan ortaçağ eşyaları, silahları, tabloları, halıları vb müzesidir. €8 karşılığı gezilebilir. Bartholdi müzesi, Amerikadaki özgürlük anıtını yapan heykeltraşın müzesidir. Ayrıca Küçük Venedik yakınlarındaki Bartholdi Lisesine girmekte fayda var, içeride orjinal heykeller var.

CHEATEAU DU HOHLANDSBOURG (Route des Cinq Châteaux, 68920 Wintzenheim, France, www.chateau-hohlandsbourg.com ) Colmar’a 15 dakika mesafede bir tepe üzerine kurulmuş bir şatodur. Gezi rotasında en az 2 adet bu şekilde tepede kurulu şato ve 1 adet manastır var. Mümkünse bunların üçüne de gidin, değilse bu şatoyu atlayabilirsiniz. Doğrusu üçünde de tepedeki tarihi binadan daha çok gidiş yolu ve manzara güzel. Çünkü gidiş yolları çok sık orman yolundan geçiyor ve böylesi güzel yollardan geçmek her zaman nasip olmuyor.

EGUISHEIM  Yine yaklaşık 15 dakikalık bir yoldan ulaşılan bu köyün girişine arabanızı bıraktıktan hemen sonra girişteki işletmede şarap tadımı, üzüm, şarap bilgilendirmesi vb alabilirsiniz. Merkeze varmadan iki yöne giden rotaya dair levhaları takip ediniz; en az yarım saat daire şeklinde yürüyerek aynı yere döneceksiniz yarım saat de merkez meydan da harcasanız toplamda yemek cafe vb hariç 2 saat bu köye yetecektir. Bu köy çiçeklendirmesi ile “Fransa’nın en güzel köyü” ünvanı almıştır.

ÜÇÜNCÜ GÜN: 

COLMAR'IN KUZEYİ KAYSERSBERG, RIQUEWIHR, HUNAWIHR, RIBEAUVILLE

KAYSERSBERG        Rahatlıkla yemek, dinlenme vb hariç 2 saat harcayabileceğiniz bir kasabadır. Kasaba girişinde ve aşağıdaki ağaçlık alana park ettikten sonra ana caddeden kasabaya giriş yapınız. Hotel De Ville ile (buradaki Turizm ofisten haritanızı aldıktan sonra haritadaki görülecek noktaları izleyerek) karşısındaki Croix Kilisesi civarını gezdikten sonra solda kasaba sağda dağlardaki üzüm bağlarını seyrederek yukarı yönde devam ediniz, La Veiss nehrini geçen köprü çevresindeki sokaklara girerek olağanüstü manzaraları kaçırmamaya çalışınız. Bukez nehrin öte yanında yukarıdaki sokakları keşfettikten sonra yine nehrin bu tarafından aşağı doğru devam ettiğinizde bir başka köprüden geçerek geldiğiniz yere geri döneceksiniz. 

RIQUEWIHR            2-3 saat ayrılabilir, diğerlerinden daha kalabalık ve sevilen ortaçağ kasabalardan birisidir. Yine kasaba eğimli bir alanda kurulduğundan ya en altındaki veya en üstündeki park yerlerine park edip, park ücretinizi makinaya yatırıp park kağıdını pencerenin içine koyduktan sonra aşağıdan girdi iseniz Town Hall’un altından geçecek ve nihai olarak en tepedeki üst kule denilen yere kadar yürüyecek ve geri geleceksiniz. Yol boyunca sağlı sollu sokaklara dalarak, surlara veya bağlara ulaşıncaya dek gidebilirsiniz. Orta noktada bulunan turist bürosundan alacağınız haritaya göre çeşitli kuleler, kiliseler ve tarihi evlerden oluşan önemli noktaları ziyaret edip etmediğinizi kontrol edebilirsiniz.

HUNAWIHR Çok turistik olmasa da minicik ama sıcak bir köy. Tepedeki St Jacques le Majeur Kilisesi çok sevimli. Vaktinize göre köyü boşverin ve ilginizi çekiyor ise köy girişinde solda göreceğiniz; egzotik çiçekler ve kelebeklerle dolu sıcak ve kapalı sera-bahçe olan Jardins Des Papillons ile yanında bulunan leyleklerin, hamsterların vb bulunduğu park olan Parc des Cigognes’i ziyaret edin. Ziyaret etmiyorsanız da dışarıdan leyleklerin fotoğrafını çekin. Leylek bu bölgenin simgesidir, mevsimindeyseniz her yerde görürsünüz, leylek fotoğrafı çekmeden eve dönmeyin.

RIBEAUVILLE           2 saat harcanabilir. Tour des Bouchers (Kasap Kulesi): 13. yüzyıldan kalma bu taş kulenin kemerinden geçince ana caddeyle, Rönesans çeşmesiyle kucaklaşılır. La Maison de l'Ave Maria (Maison des Ménétriers): Süslü cephesi 1683’den kalmadır. Hôtel de Ville: ünlü gümüş kadeh kolleksiyonu bulunan belediye binasıdır. Cave de Ribeauvillé: Fransa’nın en eski şarap imalathanesidir. Köyden bakınca tepede üç tane kale görülebilir: Saint Ulrich, Girsberg ve Haut-Ribeaupierre. Yine kulelerin tepesindeki leylek yuvalarını kaçırmamalısınız.

DÖRDÜNCÜ GÜN: 

KOENIGSBOURG ŞATOSU VE KUZEYİ

CHATEAU DU HAUT-KOENIGSBOURG (Navigasyon adresi F-67600 Orschwiller, www.haut-koenigsbourg.fr) Koenigsbourg Şatosu ve Kientzheim Şatosu D1B numaralı yollardan ulaşılabilen yükseklerde kurulu manzaralı ortaçağ şatosudur. Meşhur, turistik ve kalabalıkdır. Fransa'nın en çok turist alan dördüncü tarihi yapısıdır. Biz Türkler zaten fazlasıyla tarihi yapı gördüğümüzden şatodan çok etkilenmiyoruz ama sadece bu güzel orman yollarını ve manzarayı görmek için bile gitmeye değer bir yerdir. 800 metre yüksekde, hava müsaitse Alsacenin büyük bir kısmı hatta kara orman bile görünür. Giriş ücreti 9 Eurodur. Yine yakınlardaki Volerie Des Aigles'deki Kientzheim Şatosu (67600 Kintzheim, France) aslında harabeye dönmüş olsada manzarası için görülebilir.

LA VOLERIE DES AIGNES Şato ile aynı adresdeki bu tema parkında saatbaşı canlı vahşi kuşlar gösterisi yapılır. Yani şatonun eteklerinde bir açık alan çevresindeki seyirciler, bir kartalın uçup bir parçayı kapması vb vahşi kuş gösterilerini izleyebilirler.

LA MONTAGNE DES SINGES (Navigasyon adresi: La wick, F 67600 Kintzheim) Şatodan ayrıldıktan sonra ya da gitmeden önce yapılacak en iyi şey makak maymunlarının mekânı bir doğal park alanı olan La Montage Des Singes’i 9 Euro karşılığı ziyaret etmektir. Burada girişte verilen patlamış mısırları avucunuza tek tek koyduğunuzda maymunlar gelip alıyorlar ve maymunlarla enteresan bir iletişimizin oluyor. Son derece eğlenceli bulacağınız bu 800 metrelik turu 1 saatte tamamlayabilirsiniz.

SELESTAT      Bu kasabaya da 1-2 saat ayrılabilir. Kasabanın sembolü su kulesi olan Chateau d’eau de Sélestat, Bibliotheque Humaniste (Kütüphane), Gotik bir kilise olan Eglise Saint-Georges (Aziz Georges Kilisesi), Romanesk bir eser olan Eglise Saint-Foy de Sélestat (Aziz Foy Kilisesi) ile ekmek yapım müzesi La Maison du Pain d’Alsace gezilebilir. Şehrin eski sokaklarında alışveriş yapılabilir.

ITTERSWILLER         Gezi için 1 saat ayrılabilecek, çiçeklerle bezeli şirin evlerle dolu kasabadır.

BEŞİNCİ GÜN: 

OBERNAI CİVARI

MONT SAINTE-ODILE ABBEY    (67530 Ottrott, France) Yarım saat içerisinde gezilebilecek dağın başında bir manastırdır. Girişi ücretsizdir, çünkü sadece dini tesisler ile bir otel bulunmaktadır. Dağ ve orman yolları ile manzarasını görmek gidilmelidir. Dev ağaçlar arasından geçen patikalar takip edilerek çevresinde yani zirvede yapılacak bir gezinti de son derece zevkli olacaktır.

OBERNAI      Bölgenin önemli merkezlerinden birisidir. En az 2 saat kasabada ve surlarda 1 saat bağ yolunda geçecektir. Kasabanın nehirle çevrili alçak surlarında dolaşılmalıdır. Bu kasabada da şarap üreticileri ziyaret edilebilir. Her kasabada olduğu gibi burada da küçük turistik tren turlarını alabilirsiniz. Katedralin arkasındaki tepede bulunan Schenkenberg bağ yolu denilen manzaralı alanı ziyaret etmenizi öneririm. Buraya 20 dakikalık bir yürüyüş ile çıkabilirsiniz. Levhaları takip edin veya turistik trenin haritasındaki yolu izleyin. Ayrıca aracınızla üzüm bağlarının arasında dolaşabilir veya küçük tren ile de gidebilirsiniz. Yine hoş bir manzarayı tepeden seyredebileceksiniz.

ALTINCI GÜN: 

STRASBURG        Strasbourg’a 1 gün ayrılabilir. Görüleceklerin çoğu Katedralin de bulunduğu büyük ada kısmındadır. Nehirle çevrili bu büyük adacığın güneybatısında Küçük Fransa (La Petite France) olarak adlandırılmış nehirlerin birleştiği, düzenlendiği, savunma amaçlı barajlandığı, tarihi evler ve müzelerle dolu bir bölge vardır ki mutlaka gezmeniz önerilir. Strasbourg’un tarihi şehir merkezi ada şeklindeki Unesco Dünya Mirası Listesindeki Grande Île bölgesindedir. Gotik mimari eseri Cathédrale Notre Dame, onun solundaki ahşap işlemeli ev Maison Kammerzell, Güzel Sanatlar ve Arkeoloji müzelerini barındıran Palais des Rohan, Alsace yaşamı hakkında bilmek istediğiniz herşeyi; giyim kuşamdan mobilyalara, oyuncaklardan çiftçilerin alet edevatlarına, dini objelere varıncaya dek bulacağınız Musée Alsacien bu bölgededir. Batıya doğru gidildiğinde üzerindeki teraslardan etrafı seyredebileceğiniz ve kanal turu alabileceğiniz Barage Vauban ile Modern ve Çağdaş Sanatlar Müzesi, Musée d’Art Moderne et Contemporain gezilebilir. Place du Marche ve Place de la Grande Boucherie meydanları birbirine yakın süslü meydanlar olarak görülmelidir.

YEDİNCİ GÜN: 

ALTERNATİF DÖNÜŞ ROTALARI

BLACK FOREST (Schwarzwaldbahn) Biz Doğudan Almanya'ya geçiş ve Kara Orman üzerinden dönüş alternatifini tercih ettik. Bu rotaya göre; önce Almanya’daki Gutach kasabası hedeflenir, Strasbourg’dan 1 saat 10 dakika uzaktadır. Bu kasabaya girmeden önce  Black Forest Village Farm adlı tema park ya da açık hava müzesi gezilebilir ancak tabelalarda bu ismi göremezsiniz “Schwarzwälder Freilichtmuseum Vogtsbauernhof” yazıyor. (77793 Gutach Schwarzwaldbahn http://en.vogtsbauernhof.de/ ) Bu parkta Kara Orman bölgesine ilişkin tarihi yapılar ve yaşam biçimleri sergileniyor.

TRIBERG Gutach sonrası 20 dakikalık bir yolculukla ulaşılabilen bu kasaba bir anlamda Kara Ormanın kalbidir. Hatta kasabanın ortasında karşılıklı dükkanları olan pastahaneden Kara Orman pastası alabilirsiniz ki; icat edildiği yerdir. Biz yedik ama likör kullanmış olduklarından muhteşem olduğunu söyleyemeyiz.  Bu kasabada dağın eteklerinde güzel bir şelale var 4 Euro karşılığında ziyaret edilebilir. Ayrıca kasabanın en meşhur olduğu konu guguklu saatleridir. Dükkânlarda yüzlerce çeşit guguklu saat bulabilirsiniz.

FREIBURG Vakit durumunuza göre Freiburg üzerinden Basel’e dönülebilir.  Burada da katedral ve katedral meydanı ile bira üreticileri (Örnek olarak Ganter adlı üretici, Schwarzwaldstrabe 43 Freiburg) görülebilir. Katedral yakınındaki St Martin kilisesi karşısındaki turist enformasyon bürosundan alınacak harita ile bu civardaki eski sokaklar görülebilir.

ZURICH üzerinden dönüşde bir alternatiftir. Ben Zürih’i görmedim ancak Zürih Gölü, Niederdorf Eski Kent Merkezi, Bahnhoffstrasse Alışveriş Caddesi, Zurichhorn Parkı, Grossmünster, Paradeplatz, Kunsthaus Sanat Müzesi, FIFA merkezi ,tarihi merkez olan Ldenhof bölgesi, Zürih Gölü , saat kulesi ve katedralin görülebileceği söyleniliyor.

METZ ve NANCY Batıdan METZ ve NANCY üzerinden dönüş ise bir diğer alternatiftir. Yine ben fiilen gitmemiş olsam da yardımcı olmak adına aşağıdaki bilgileri verebilirim. Strazburga 1.5 saat mesafedeki Metz eski şehir merkezinde St.Louis Meydanı ve Sarayı , St. Maximim Kilisesi ve Metz'in en önemli yapılarından biri olan ve muazzam vitrayları ile ünlü St.Etienne Katedrali gezilebilir. Metzden güneye gidildiğinde Nancy A31 no'lu yoldan 50 dakika mesafededir. Nacy'de Stanislas'ın heykelinin bulunduğu meydan ve meydanın etrafındaki tüm yapılar UNESCO Dünya Mirasları Listesine alınmıştır. Bu meydanda bulunan Belediye Binası, Opera Binası, Güzel Sanatlar Müzesi, ayrıca yine UNESCO Dünya Mirasları Listesinde yer alan Alliance Meydanı, Carriere Meydanı, Sebastian Kilisesi, Pepiniere Parkı ve Dük Sarayı görülebilir. Art Nouveau mimarinin önemli yapılarından biri olan Ecole de Nancy Müzesi'ni ziyaret edilebilir.

NE YENİR: Öncelikle “No Pork” diyerek domuz eti yemediğinizi garsona ifade etmekte fayda var, çünkü ummadığınız yemeklerin içerisinde domuz olabiliyor. İkincisi et konusunda elbette ki “well done” (iyi pişmiş) veya bien joué yani Fransızca okunuşu ile “bien jüvi” demediğiniz sürece oldukça kanlı ve az pişmiş bir etle karşılaşacaksınız, haberiniz olsun. En iyisi garsona baştan “no pork ve bien jüvi” dediğinizden emin olmak.

Üçüncüsü İlber Ortaylı hocanın dediği gibi biz okumayı sevmediğimizden restoranda bile yandakiler ne yemiş diye bakıyoruz. İşte Alsace’de de baktığınızda yan masadakileri hep pizza yerken göreceksiniz ve pek de ince pizza yapmışlar, çok iyi görünmüyor diye burun kıvıracaksınız. O gördüğünüz pizza değil, “Tarte Flambe”. Bu nedir derseniz bir tür lahmacun mu demek lazım bilemiyorum. Altı kızgın fırında kıtır yapılan üstüne ekşi krema konan ve daha sonra üzeri pizza gibi çeşitli malzemelerle döşenen bu yemeği yerken dikkatli olmak gerekir. İlk sorun; biz beğendik ama genelde Türk damak zevkine göre üst sıralarda değil. İkinci sorun çoğu domuz içeriyor, domuzsuz veya sebzeli veya balıklı diye özel söylemeniz gerekiyor. Özetle bunca yolu geldiniz; halka soğan ve mantarlısını (champignon) deneyin derim.

Otelinizi kahvaltı dahil seçmeye çalışın çünkü otelde yoksa dışarıda kahvaltılar kruvasan ve sandviç ağırlıklı ve biz Türkler için çok zayıf oluyor. Sandviçler ise çoğu domuz içeriyor. Hatta otelde yoksa gidin marketten o nefis Fransız baget ekmeklerinden ve peynir vb alın çok daha memnun kalırsınız.

Elbetteki en büyük engel Fransızca isimlerinden yemekleri anlayıp, algılayabilmek olacaktır. Bu sebeple bir kaç Fransızca kelimeyi bilmekte fayda var:

Le Poulet                         Tavuk
Viande                              Et
Boeuf, bovine, Veau        Dana Eti
Porc                                  Domuz eti
Bande Flan                   Altı hamur üstü kremamsı Türk damak zevkine uygun bir çeşit tart veya pasta. Marketlerde kocaman olanları 3-4 Euroya alabilirsiniz.
Mouton, d'agneau            Koyun – Kuzu eti
Salade                                Salata
Pâtes alimentaires,pasta  Makarna
Soupe de poissons     Balık çorbası (sarımsaklı ekmek ve sarımsaklı mayonez eşliğinde) Böylece menülerdeki “Poissons” kelimesinin balık ve “Soupe” kelimesinin de çorba olduğunu da anladınız.
Sauerkraut                       Domuzsuz olanı bulursanız lahana yatağında karışık et ya da balık
Choucroute                   Domuz sosislerinden bol miktarda ihtiva eden lahanalı yemek, uzak durun.
Baeckeoffe                       Domuzsuz olanı bulursanız güveçte et.
Bagnat                        Fransız somun ekmeği içinde sandviç (domates, yumurta, hamsi, zeytin)
Croque monsieur            Peynirli tost
Beignets de sardine         Fileto kızartılmış sardalya
Loup de mer                    Sebzeli levrek
Pistou                       Sebzeli makarna çorbası (parmesan peyniri, sarımsak ve fesleğen)
Tourte de blettes;    Sebzeli turta (çam fıstığı, kuru üzüm, sarımsak, pazı)
Tians                        Güveç (ekmek kırıntıları, pirinç, sarımsak, yeşillik, kıyma, peynir)
Daube de boeuf veya Estouffade        Et yahnisi
Poulet roti aux herbes    Tavuk şiş
Poulet niçois                    Tavuk yahnisi
Salade antiboise              Deniz ürünleri salatası
Tarte tropezienne           İçi bol kremalı ve üzeri şeker kaplı kek.
Pate   Sandeviç
Alasace Bölgesindeki ana şarap türleri:        Muscat, Sylvaner, Pinot Blanch / Noir / Gris, Riesling, Gewurtztraminer
Munster Peyniri          Yine Fransaya gelmişken o güzel peynirlerden tatmamak olmaz ama Alsace’nin güneyindeki Munster peyniri fazla aromalı olabilir, ben aromalı peynirleri sevdim ama bu kadar koku herkese uyar mı bilmem.























































3 yorum:

  1. Merhaba, Alsas turunu yeni tamamladık. Daha önce yarım gün olarak yapmıştım. Sonra 4 gün olarak yaptık. Blog yazınızı gitmeden önce, gezi sırasında ve döndükten sonra tekrar okudum. Yazınız çok faydalı. Önerileriniz ve bilgileriniz çok yerinde. Bence bir blog yazısı tam böyle olmalı. Emekleriniz için teşekkür ederim. Saygılar
    Onur Odabaşı

    YanıtlaSil
  2. Teşekkürler. Zaten amacım budur. Sizin gibi kendi imkanları ile gezenlere bir nebze yardımcı olmak.

    YanıtlaSil
  3. Biz turu bitirdik ;)) Bölge tam da tasvir ettiginiz gibi. Yazınızı daha önce okumuş olmayı isterdim. Teşekkür ediyorum.

    YanıtlaSil